Maske Balosu

 Maske Ne Demek?

Kelime Kökeni

 

Fr. masqué

(Ma'ske) 1. Boyalı karton, kumaş veya plastikten yapılan ve başkalarınca tanınmamak için yüze geçirilerek kullanılan yapma yüz.

2. Korunmak için özel olarak yapılıp yüze geçirilen şey: Gaz maskesi.

3. Yüz ve boyun güzelliği için cilde sürülen krem, macun vb. şeyler.

4. Gerçek duyguları veya bir şeyin gerçek görünüşünü gizleyen aldatıcı görünüş, davranış: Hayırseverlik ya da iyi insan maskesiyle kendi çıkarını yürütme.

5. ruh: Kişinin oynadığı rol veya hem kendisine hem de çevresine karşı takındığı davranış.

Yaklaşık 16 yıl önce lise bir öğrencisiyken sınıfta, arkadaşımıza şaka yapmak için arkadaşlarla birlikte korkunç ve çirkin bir et maskesi dedikleri insan derisine benzeyen bir maske almıştık. Arkadaşımıza eşek şakası yapıp baya eğlenmiştik. Akabinde maskenin ben de kalması için arkadaşlarıma ısrar etmiştim. Ve maske bende kalmıştı. Akşam heyecanla evdekilerine şaka yapma hayalini kuruyordum. Eve vardığımda çantamdan maskeyi çıkardığımda ilk annem görmüştü ve

o anı sanırım her maske gördüğümde aklıma annemin o sert ve hakaret dolu yüzü gelecek, sanırım unutamayacağım anlardan bir tanesi.

Ağzından çıkan ilk sözcükler; ‘Bu maskeyle gidip başkasını mı öldüreceksin, hırsızlık mı yapacaksın? niye aldın?’ gibi korkutucu sorular, ardı ardına kesilmeden devam ediyordu . Kadın bir anda başıma sorgu memuru çekilmişti. Olaya bir türlü anlam veremediğim için işkencenin bitmesi için yüzüne bakarak paramparça etmiştim maskeyi. Bir maskenin bu kadar kötü şeyler yapabileceğini hayal edememiştim. Neyse maskeyi o halde görünce rahat bırakıp gitmişti.

O günden sonra maskeleri görünce kadının o sözleri hâlâ kafamda canlanır. Ah güzel anneceğim bir bilsen insanlar nasıl maskelerle geziyor. Hem de maskeler, insan derisiyle bütünleşmiş şekilde.

 

Gerçeğin Ötesine

 

Modern çağda birey, kendini topluma entegre edebilmesi, ve toplum nezdinde kabul görebilmesi için doğal ve sadelikten uzaklaşıp, bulunduğu toplumun şartlarına uygun ve ihtiyaç duyduğu maskeyi takma gereksinimi hisseder. Tıpkı bir bukalemun gibi bulunduğu ortama göre renk değiştirmesi gibi.

 Çağın baskıcı ve kapitalist şartları, insanları doğallıktan uzaklaştırıp, istediği biçim de yeni kalıplara sokma eğilimine sürükler. Birey, yaptığı bütün eylemlerin temeline, tamamen çağın ve toplumun kabul gördüğü normlara göre şekil alma zorunluluğuna gider.

Aksi takdirde toplum tarafından dışlanıp ya da yeteri derece kendisine toplum içinde yer bulamaz. Bu durum karakter, ahlaki ve insani gibi manevi açıdan eksik olan  bireylerde çok daha ciddi sorunlar meydana getirmesine sebep olur. Kişi bu yüzden gerçek karakterini gizleyip, toplumun görmek istediği, maskeyi takma eylemine gider.

Bazı insanlarda bu maskeler manevi olarak ciddi hasarlar bırakırken bazılarında ise sanki doğal yüzleriymiş gibi hayatlarına devam eder.

Şartlar ne kadar zor olursa maskelerin çeşitliliği ve yüzde kalma süreleri o kadar artar. Bunun sonuçları ise toplumsal ve evrensel olarak büyük  yozlaşmaya sebebiyet olur. Mesela günümüzün en büyük problemlerinde biri olan liyakat meselesinin doğurduğu problemler başlı başına bir toplumu uçuruma sürüklemeye yeterlidir. Bir profesörün, doktorun, hakimin, din görevlisinin, güvenlik güçlerinin ve bir çok alanda, haksız bir şekilde farklı posizyonlara getirilmiş olmaları, bir toplumun yapısına dinamit koymaya benzer.

İnsanlar, arkalarına gizlendikleri maskeler sayesinde  hak etmedikleri bir çok alanda maalesef yer işkal etmektedirler. Toplum, karşılıklı bir şekilde çıkar etrafında birleşmiş yüzsüzlerin eğlendikleri maske balosu gibi bir hal alır.

 

Kendi toplumumuzda da son yıllarda gerek ekonomi gerek siyasi ve diğer şartlardan dolayı insanlarda ciddi deformasyonlara uğradığını sosyologlar tarafından sürekli dile getiriliyor. Maalesef insanlar yaşam mücadelesi verirken  farkına varmadan kendi benliklerinden ve kendi değerlerinden korkunç şekilde uzaklaşıp, içinde bulunduğu zor şartlara ayak uydurmak ve rahatça yaşamını sürdüre bilmek için maske üzerine maske değiştiriyor. Ülke de, doğrunun yerini yalanların ve zekanın yerini kurnazlığın aldığı açıkhava tımarhaneye dönüştüğüne şahit oluyoruz.

İnsanların mecburiyetten ya da menfi çıkarlarından dolayı Gerçeği ve Doğruyu gizleyip ya da manipüle edip ve kavramları işlerine gelecek şekilde yorumlaması, insanoğlunun ne kadar tehlikli bir varlık olduğunun göstergesidir.

 

 Başlıca sebepleri

Bir düşünelim; farzı muhal etrafınızda vahşi, güçlü, saldırgan yaratıklarla çevrili sizi bir hamle de öldürebilirler. Siz de bunu biliyorsunuz. Ve ölmemek için o yaratıkların suyuna gitmek zorundasınız.

Yoksa sizi hemen parçalarlar. İçinde bulunduğumuz zaman dilimi tam anlamıyla böyle. Maskesiz gezmek neredeyse imkansız.

 

  

Korku:  Korkunun her türlü çeşidi olabilir. Kendize uygun maskeyi taktığınızda topluma adapteniz daha  kolay olur.  

Herkesten daha iyi olma arzusu: Sonu olmayan hırs için her yolun mübah sayıldığı ruh hastalığı gibi göre biliriz.

Para: İnsani ve ahlaki hiçbir değerin sayılmadığı sadece maddenin değerli olduğu tehlilekeli bir düşünce tarzı.

Makam: İnsan, kendi kokuşmuş ve yetersiz yanlarını, koltukların arkasına saklayıp ve oturduğu makamla başkalarına hükmetme arzusuyla yanma düşüncesi.

 

 Maalesef modern dünyada doğal  ve kendiniz olmak, imkansız bir hal almış, sürekli birilerinin egolarını tatmin etmek zorundasınız.

İsteseniz de istemezseniz de o maskeleri takıyorsunuz. Kendinizden sürekli ödün veriyorsunuz. Şanslıysanız ve güzel insanlarla birlikteyseniz o maskeler yüzünüzde çok durmuyor. Ama yok eğer kendi benliklerini tamamlayamamış, iç dünyalarında eksiklik hisseden, ben merkezli, başkalarını sürekli kontrol etme hırsıyla yaşayan insanlarlaysanız kendinize en yakın durakta atı verin. Ne kadar kendiniz olursanız hayat o kadar anlam kazanır. Yaptığınız herşey de kendi iradenizi görmek sizi ciddi manada mutlu ve huzurlu eder. Ne pahasına olursa olsun çıkarlarınız için başkalarına el pençe durmayın. Unutmayın, zamanın hızlı geçen çığlıklarını,elbette her birimiz için de gelecek o kaçınılmaz son. Yeter ki insan olalım, insan kalalım, öbür dünyaya kendi yüzümüzle gidelim.