Post Kolonyal Teorinin kısaca tanımını yapmak gerekirse ABD Ve Batılı Dünyayı yöneten sömürgeci ülkelerin doğu toplumları üzerinde ve kendi iç düzenleri içindeki farklılıkları ve benzemezleri işgal etmesini ve bu sömürünün sonrasında gerçekleşen etkileri inceleyen melez bir teoridir.Bu Teoriyle ilgili temel eserler şu şekilde söylenebilir.Birinci temel tez Elif Çağla YILDIZ’ ın ‘’ Post Kolonyal Teori ve İnsan Hakları ‘’ adlı Doktora Çalışmasıdır.Bu eser tüm Post Kolonyal Teoriyle ilgili çalışmaların derlemesi niteliğindedir. İkinci temel ise Vivek CHİBBER‘in Hegemonyasız Hakimiyet Tezine yönelik eleştirileri irdelediği ‘’ Post Kolonyal Teori ve Kapitalizmin Hayaleti ‘’ dir.Üçüncü temel eser ise Bir Fransız sömürgesindeki psikaanalitik çalışmaları ele alan Frantz FANON’ un ‘’ Yeryüzünün Lanetlileri ‘’ adlı eseridir. Dördüncü temel eser ise Annette Gordon REED’in derlemesini yaptığı iç kolonyal hukuk düzenindeki adaletsizlikleri konu alan ‘’ Irkı Mahkemeye Çıkarmak ‘’ adlı eserdir.Beşinci Temel eser ise, bu sefer benzemezlerin eleştirisinin yapıldığı Achille MBEMBE ‘nin ‘’ Zenci Aklın Eleştirisi ‘’ adlı çalışmasıdır.Biz bu çalışmada bu eserlerden doğan bu eserlerin konu aldığı üç temel sorunsalı ele aldık.
Soru bana şunu sormaktadır.Sömürge toplumları meydana geldi.Burada adı konmamış bir iktidar vardı; ama o da sömürü düzenine kalkışacaktı çünkü sermaye emek çelişkisinin ve kapitalizmin hayaleti ışığında hareket etmekteydi, bu ise elbette ki baskı kurma genel ve özel anlamda yeterli gelmeyecekti, daha başka şeylere ihtiyaç vardı, böyle bir genelleme söz konusu elbette ki bu genellemenin doğruluğunu sömürge ülkelerinin sömürdüğü ülkelerinin dizaynının eleştirisinin doğurduğu Achille Mbembe ‘nin Zenci Aklın Eleştırisi’¹nden ve Vivek Chibber‘in² nasıl post kolonyal teorinin kapitalizmin hayaleti ışığında geliştiğinin anlatıldığı Post Kolonyal Teori ve Kapitalizmin Hayaleti adlı eserden yola çıkarak anlayabiliriz.Ama öncelikle bu eserlerin içeriğinden bahsetmemiz gerekmektedir.Post Kolonyal Teori ve Kapitalizmin Hayaleti Guhanın Hegemonyasız Hakimiyet adlı tezinin eleştirisinin bizatihi kendisidir, hegemonyasız hakimiyet ise bize sömürge ülkelerine direnişteki ve ulus devletlerin kuruluşundaki devrimlerde burjuvazinin bir oyuncak olduğunu ve aslında burjuvazinin de gücün pekiştirilmesi amacına yaradığını söyler .Guhanın tezini kısaca bu şekilde açıklayabiliriz. Chibber ise bu eleştirinin yetersiz kaldığını aslında eserinde irdeliyor.Yani diyor ki burjuvazide bu rejmin oyuncağı evet ama bu terimleri kapitalizmin esaretinden kapitalizmle tanımlamaktan kurtararak ayrı tabirlerle açıklamalıyız.Yani bu eser maduniyet çalışmaları ve hegemonyasız hakimiyet kavramlarının bir adım ötesine geçerek bu kavramların ortaya çıkışındaki bir takım hatalardan ve yetersizlikten bahsediyor.Sorudaki ifadede ise sermaye emek çelişkisini ve kapitalizmi ihmal eden iktidar çelişkisi ibaresinden bu eseri anlamamız gerekiyor.
—
¹MbembeA,2021,ZenciAklınEleştirisi,İstanbul,İletişim Yayınları,s.11.
²ChibberV,2016,PostKolonyalTeorive KapitalizminHayaleti,İstanbul,İletişim Yayınları,s.25.
İfadenin ikinci kısmı bu ise bu iktidar ilişkisinin bu sorunsalı anlamının yetersizliğinden serzenişte bulunuyor. Yani bize diyor ki; bu iktidar ilişkisi de hatalı ve karmaşıktır.Yani yetersizdir çelişkilerle doludur, bu ibareden de Achille Mbembe’nin Zenci Aklın Eleştirisini anlamamız gerekiyor.Zenciler de siyahlar da çelişkilerle dolu ve onlarda birbirlerinden habersiz birbirlerini dışlıyor ve asıl iktidarı eleştirirken kendileri de kendi içlerinde ayrı bir sömürü kuruyorlar ve bu tabir gittikçe genişliyor, hepimiz zenci olmaya tabiyiz bugün elit olarak nitelendirilen insanlar yarın bu tabirlerin dışında tutulabilir ve önemi kalmayabilir, ondan insan kimliği altında birleşmeliyiz.Özetle bu ifade tam olarak bunları açıklamakta.Siyahi savunuculuğuyla ve azınlıkları savunmakla çözümün tamamını göremeyiz,çözüm sistemin bizatihi yönetenlerin sömürücülerin eleştirisindedir.
Ulus devletler kurulmadan önce Dünyanın her ülkesinde farklılıklar özgürce kendini ifade edebiliyor ve kendiliklerini tanımlamış oldukları etnik kökenler üzerinden özgürce ifade edebiliyorlardı. Sonra Tüm dünyaya ulus devletler yayıldı, bu da Irk’ı ve Irk düşüncesini doğurdu. Ulus devletler böylece kalıcılığını bu Irk’lar üzerinden sağladı. Bu Irklara uymayan etnisiteleri hedef gösterdiler. Azınlıklar farklı, Kendilerini Irk olarak sayan bu toplumları sömürdüler, onları bütünsel olarak yargıladılar kendileri olmalarına izin vermediler.Onları Onlar oldukları için Irkları kendilerine benzemeyen Irklar oldukları için yargıladılar. Kısacası benzemezleri Mahkemeye çıkardılar ve onlara ayrı bir hukuk uyguladılar.’’ Irk Mahkemeye Çıkarmak ‘’ sözünden anladığım Ulus devletlerin kendi kendilerini idame ettirmek için benzemezleri çeşitli oyunlarla yargılamaları ve bunu bir düzen haline getirmeleridir.Irkı Mahkemeye Çıkartmak olgusunu farklı dava örnekleri üzerinden irdelemek ve tartışmak için Amerika Tarihindeki Hukuk ve Adalet olgusunu ele alan az önce anlattığımız tüm bu olguların ABD üzerinden spesifikleştiği Annette Gordon- Reed’in Irkı Mahkemeye Çıkarmak adlı derlemesinden yola çıkmak ve eserdeki davaları örnekleme yapmak gerekir. ³
Annette Gordon-Reed’in yazarlığını yaptığı Ceila Davası bana göre eserdeki en önemli olaylardan ve davalardan biridir. Davayı kendi cümlelerimizle açıklamamız gerekirse ABD’de köleliğin kabul edildiği zamanlarda köle siyahi olarak dünyaya gelen Ceila’nın, efendisinin istismarına maruz kalması ve kendini savunma hakkı kapsamında kendini savunması ama bu savunmanın ABD yargısı tarafından köle olması nedeniyle tanınabilirliğinin olmayışı ve doğrudan adam öldürmeyle yargılanıp infazını anlatır.Davada farklı sorunsallar karşımıza çıkıyor.Kölelik kadın olmaya engel midir? Efendinin köle üzerinde bu denli istismara yola açılabilecek bir düzenlemenin köle olması nedeniyle eşyaya saldırıyla eşit muamele görmesine yol açılabilecek bir hukuk düzeni adil midir? Tüm bunlar bir kez daha bize ABD yargısının çürümüşlüğünün vurgulandığını gösteriyor.Bir ülke düşünün bir takım insanlara insan demesin, yurttaş tanımının dışına çıksın, onları sırf işine geldiği gibi sömürü düzenince adil olmayanlığı da aşan bir şekilde Mahkemeye çıkararak Yargılasın.İşte Irk’ın nasıl mahkemeye çıktığını bu uyuşmazlıklata görebiliyoruz. ⁴
³ReedGordonA,2021,IrkıMahkemeyeÇıkarmak,İstanbul ,Zoe Yayınları,s.9.
⁴Reed Gordon A,Irkı Mahkemeye Çıkarmak,s.41.
Bir başka dava örneği ise P.J.Ling ‘in yazarlığını yaptığı bu sefer kadının sözde mağdur konumunda olduğu ırkı mahkemeye çıkarmak için kadın haklarını dahi araçsallaştıran,bir kadının kadın olmasını dahi kötüye kullanarak siyahilerin yargılamasında farklılığını araç olarak kullanmasının anlatıldığı Beyaz Kadının Sözü Scottsboro Davasıdır.Dava bir vagonda gerçekleşen iki kadına karşı işlendiği iddia edildiği ama tam olarak sperm örnekleri ve bizce faillerin yaptığına dair emarelerin zayıf delillere dayandırıldığı dokuz gencin ölüme gönderilmek için ırkın mahkemeye çıkarıldığı bir tiyatrodur. ⁵ Sanıklardan birisi çocuktur.Buradaki sorunsal şudur; bir başka hak grubunun sırf siyahileri ırkı benzemezleri yargılamak için araç olarak kullanması etiğe ne derece uygundur ? Tanık beyanlarının komik derecede ciddi olmamasına rağmen birçok delilin ayrı bir hukuk uygulanarak uygulanması, bir kez daha Beyaz Amerikalılara Benzemeyen siyahların yargılanması için Irkın Mahkemeye çıkarıldığını göstermez mi ? Adalet bir kez daha yara almış, Irk Mahkemeye çıkartılmıştır. Bana göre bir diğer önemli ola;y Öne çıkan yeteneğinin göz ardı edildiği siyahın bir kez daha öne çıkmasının kendi olarak izin verilmediği Denise J.Morgan’ ın Yazarlığını yaptığı Jack Johnson versus Amerikan Hiyerarşisi davasıdır.Davanın temel konusu şudur; kendi ırkından olmayan kendi ülkesindeki beyaz ırkla birlikte olduğu için cinsel saldırıyla dahi suçlanabilecek kadar gözü denen bir hukuk düzeninin verdiği adil olmayan bu fiyasko kararın yarattığı zalimane etkileri konu almaktadır.Burada temel sorunsal Öne çıkan yeteneğinin bu derece yok sayılması, bu bahaneyle yok sayılması ne derece adilanedir, resmen kurtulunmak istenen siyahın siyah olmasıdır,öne çıkan yetenek ise bu argümandır sonuç ise ölümdür.Irk yine Mahkemeye çıkmıştır. ⁶
⁵Gordon Reed A,Irkı Mahkemeye Çıkarmak,s.155.
⁶Gordon Reed A,Irkı Mahkemeye Çıkarmak ,s.108.
Bize göre bir diğer önemli dava Howard Jones’ın yazarlığını yaptığı Amistad Davasıdır.Yazının Başlığı ise şu şekildedir. Amistad Davasının Amerika’daki Irk ve Hukuk ilişkisine Etkisidir. Davaya konu olan olay ise özgür vatandaş olarak kabul edilen Afrika kökenli insanların bindikleri gemide yanlış eyalete kasıtlı bir biçimde götürülmesi sonucu köle olarak kabul edilmeleri ve sonrasında alınıp satılmaları tekrar satılıp alınmaları ve en son yerel mahkemeden üst mahkemeye köle olmadıklarının ispatıyla zafer elde edip ülkelerine dönmelerini konu alır. Burada şu soru karşımıza çıkar. Kanunları kendisine oyuncak eden bu hukuk düzeni, uluslararası hukuku kendi dizayn etmiştir, kaybedeceğini bile bile farklı ülkelere küçük düşmeyi göze alan bu ırkı mahkemeye çıkartmak eylemini asıl çıkarlarını düşünerek kara lekeleneceğini bilmelerine yol açan hırslarını neden bastıramıyorlardı? İnsanın hükmetme arzusunu kontrol altına almanın yolu nedir ? Bir kez Daha Irk Mahkemeye çıkmış ve yargılanmıştır.
Soru bize tam olarak şunu sormakta sömürü düzeninin ve oluşturduğu pratiğin ayrı bir hukuk düzeninin oluşumunda yani modern hukukun gelişiminde kısacası hukuksuzluklar zincirini daha adil bir dünya oluşumuna etkisi olmuş mudur? Soruyu anladığımıza göre cevaplamaya başlayabiliriz.Frantz Fanonun Cezayir toplumundaki sömürgeciliğe etkisi ve Elif Çağla Yıldız’ın ana eserimizin doktora tezinin Post Kolonyal Teori ve İnsan Hakları başlığını taşıyan tez cevabımıza büyük oranda etkileri olacaktır. Fanon yeryüzünün lanetlileri adlı eserinde Cezayirin sömürgecilik sonrasındaki psikolojik hastalıklar ve kliniğinden yola çıkıyor. Şiddeti savunuyor, şiddete şiddetle karşılık verilmesini ulusal kurtuluş ve direniş hareketlerini savunuyor.Tüm bunlar olmadığında ayrı bir hukuk düzeni ortaya çıkıyor. İşte sorumuzun başladığı yer ise burası.Şimdi Elif Çağla Yıldız’ın⁷ tezindeki maduniyet çalışmalarına ve oryantalizm teorilerine geçebiliriz.Maduniyet çalışmaları ezilenlerin incelendiği teorilerin geniş adı.Oryantalizm teorileri ise uluslarası hukukun üçüncü dünya ülkelerindeki yansımalarının incelenmesini oluşturuyor .Örneğin İslam Dünyası yakın doğu dünyası tüm bu hukuksuzluklara ne diyor ?İşte sorulan sorunun anlamı da burada başlıyor.Hindistan da ortaya çıkan Maduniyet çalışmaları ve batının sömürdüğü oryantalist teorilere etkisi nedir tüm bu oluşumlarınElbette büyük oranda bu haksızlıklar zinciri tüm bu çalışmaların oluşmasına etkili; çünkü bu çalışmalar bunları ele alan melez teoriler bütünüdür.Çözüm ise uluslararası hukuk düzeninin reddinden geçer keşke bu haksızlıklar olmasaydı da çalışmalar oluşmasaydı diyerek sözü bitiyoruz.⁸
—
⁷ YıldızÇağlaE,2021,,PostKolonyal Teori ve İnsan Hakları,AnkaraÜniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,s.1.
⁸ Fanon Fr,2007,Yeryüzünün Lanetlileri, Versüs Kitap ,Kadıköy,2007,s.243.
KAYNAKÇA
Annette, R. G. (2021). Irkı Mahkemeye Çıkarmak . İstanbul: Zoe Yayınları.
Chibber, V. (2016).Post Kolonyal Teori ve Kapitalizmin Hayaleti. İstanbul: İletişim Yayınları.
Fanon, F.(2007).Yeryüzünün Lanetlileri. İstanbul: Versüs Kitap.
Mbembe, A. (2021). Zenci Aklın Eleştirisi. İstanbul: İletişim Yayınları.
Yıldız, E. Ç. (2021). Post Kolonyal Teori ve İnsan Hakları. Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensititüsü.
Yorumlar
Yorum Gönder