Hukuk Muhakemeleri Kanununda Keşif
KEŞİF:
Hukuk Muhakemeleri kanununun sistematiğine göre, keşif bir takdiri delildir. Takdiri deliller , hakimde hüküm verirken kanaat oluşmasını sağlayan delillerdir. Bu nedenle hakim keşif delilini serbestçe değerlendirir. HMK madde 288 'e göre "(1)Hakim , uyuşmazlık konusu hakkında bizzat duyu organları yardımıyla bulunduğu yerde veya mahkemede inceleme yaparak bilgi sahibi olmak amacıyla keşif yapılmasına karar verebilir. Hakim gerektiğinde bilirkişi yardımına başvurur. (2) keşif kararı , mahkemece, sözlü yargılamaya kadar taraflardan birinin talebi üzerine veya resen alınır. " .
Birinci fıkrada bahsedildiği üzere hakim , uyuşmazlık konusunun (vakıa) çözümünde etkili rol oynayabilecek maddi şeyleri huzurda inceleyebileceği gibi bizzat bulunduğu yere gidip de inceleyebilir. Burada hakim yanında zabıt katibini de kanun uyarınca götürmek zorundadır ve keşifte edinilen bilgiler , bir tutanakla sabitlenir. Ayrıca hakim , uyuşmazlık konusunun çözümünde etkili olabilecek şey üzerinde inceleme yaparken bilirkişi yardımından da yararlanabilir. Hakimin bilirkişi yardımından yararlanabilmesi için , uyuşmazlık konusu üzerinde etkili olabilecek şey üzerinde yorum yapılabilmesi için mesleki ve teknik bilgi içermesi ve konusunun hukuk bilgisiyle (hakimin hukuk bilgisiyle çözemeyecek olması ) ilişiği olmaması gerekir. Ayrıca hakimin o konuda yeterli bilgisi olduğunu düşünmesi halinde bilirkişi yardımından yararlanmasına gerek duyulmayabilir. Yargıtay ise çoğu kararı bilirkişi yardımına başvurulmaması nedeniyle bozmakta ve adeta hakimleri bilirkişi yardımına zorlamaktadır. İkinci fıkrada da bahsedildiği üzere keşif kararına , gerek duyulduğu düşünülürse mahkemece ; resen veya tarafların talebi üzerine karar verilir. Burada resen veya tarafların talebi üzerine keşif deliline başvurulması bakımından önem arz eden nokta delil avansı ödemesidir. Eğer taraflardan birisinin talebi üzerine keşif deliline başvurulacaksa , HMK madde 324 hükmü uyarınca tarafın mahkemece verilecek kesin süre içinde delil avansını yatırması gerekir. Aksi takdirde delilinden vazgeçmiş sayılacaktır. Yine bu delile dayanabilmek için taraflar dilekçeler aşamasında en geç replik ve düplik dilekçelerinde bu delile başvuracaklarını bildirmeleri gerekir. Aksi takdirde iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına takılacaklar ve keşif deliline başvuramayacaklardır. Bu yasak , kamu menfaatini gerektiren davalarda ise uygulanmayacaktır.
HMK madde 289 hükmü gereğince keşfe yetkili mahkeme , davaya bakan mahkemedir. Ancak keşfe dair yer ilgili mahkemenin yetki sınırları dışında ise istinabe ( mahkemeler arası yardımlaşma ) yoluyla keşif yapılır. Ayrıca yetkili mahkeme bir büyükşehir sınırları içinde ise ve aynı şekilde keşif konusu şey de bu büyükşehir sınırlarında kalıyorsa istinabe yoluna başvurmaksızın keşif yapabilecektir. Keşfin yeri ve zamanı mahkemece tespit olunur . Keşif , taraflar hazır iseler tarafların huzurunda aksi takdirde tarafların yokluğunda (HMK madde 150 ) yapılır. Yukarıda bahsedildiği gibi keşif , bilirkişi yardımıyla yapılabilir. Ayrıca keşif sırasında tanık da dinlenebilir , olayların geçtiği yerde bizzat vakıanın anlaşılması sağlanabilir. Mahkemenin keşif sırasında tanık dinlemesi halinde keşfi tanığın uygun olduğu zaman diliminde yapması beklenilir. Mahkeme ayrıca olayın nasıl geçtiğini anlayabilmek için temsili uygulamalarda da bulunabilecektir.
HMK madde 291/1 hükmü emredici niteliktedir ve tarafların bu kurala uyması gerekmektedir. Taraflar ve üçüncü kişiler keşif kararının gereğine uymak ve engelleyici tutum ve davraşışlarda bulunmamak zorundadırlar. HMK madde 291/2 ' de birinci fıkraya uyulmaması halinde tarafların karşılaşacağı müeyyidelerden bahsedilmiş ve bu konuda hakime bu kuralı uygulayıp uygulamama noktasında sebebe göre serbesti bırakmıştır. İkinci fıkraya bakıldığında ; eğer keşfe karşı koyan taraf ispat yükünü (TMK.md 6 ve HMK.md 190 ) taşıyorsa delilden vazgeçmiş ; diğer taraf ise ispata konu vakıayı kabul etmiş sayılacaktır. Bu noktada bahsettiğimiz gibi hükmün uygulanmasında hakime bir takdir hakkı tanınmıştır. Yine aynı maddenin son fıkrasında ise üçüncü kişilerin durumu detaylıca açıklanmıştır. Son olarak HMK madde 292 de soybağının tespiti için yapılan keşiflerde bir zorunluluk getirilmiştir. Bu hükmün getirilmesinin amacı kamu yararı düşüncesidir. Madde metninde ," (1) Uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olmak , ayrıca sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak şartıyla , herkes , soybağının tespiti amacıyla vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmak zorundadır. Haklı bir sebep olmaksızın bu zorunluluğa uyulmaması halinde , hakim incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar verir. (2)Üçüncü kişi tanıklıktan çekinme hakkı bulunduğunu ileri sürerek bu yükümlülükten kaçınamaz. " denmiştir. Bu maddenin uygulanması soybağının tespiti davalarında görünmektedir ve bu davalarda kamu yararı varlığı kabul edilir.
Keşif bir takdiri delildir ve hakim tarafından HMK madde 198 gereğince serbestçe değerlendirilir. Hakim bu delil ile bağlı değildir , hükmün oluşmasında kanaat uyandırması bakımından ( özellikle uyuşmazlık konusu maddi şeylerin yerinde görülüp incelenmesi bakımından )
önemli bir delildir.
Hukuk Muhakemeleri kanununun sistematiğine göre, keşif bir takdiri delildir. Takdiri deliller , hakimde hüküm verirken kanaat oluşmasını sağlayan delillerdir. Bu nedenle hakim keşif delilini serbestçe değerlendirir. HMK madde 288 'e göre "(1)Hakim , uyuşmazlık konusu hakkında bizzat duyu organları yardımıyla bulunduğu yerde veya mahkemede inceleme yaparak bilgi sahibi olmak amacıyla keşif yapılmasına karar verebilir. Hakim gerektiğinde bilirkişi yardımına başvurur. (2) keşif kararı , mahkemece, sözlü yargılamaya kadar taraflardan birinin talebi üzerine veya resen alınır. " .
Birinci fıkrada bahsedildiği üzere hakim , uyuşmazlık konusunun (vakıa) çözümünde etkili rol oynayabilecek maddi şeyleri huzurda inceleyebileceği gibi bizzat bulunduğu yere gidip de inceleyebilir. Burada hakim yanında zabıt katibini de kanun uyarınca götürmek zorundadır ve keşifte edinilen bilgiler , bir tutanakla sabitlenir. Ayrıca hakim , uyuşmazlık konusunun çözümünde etkili olabilecek şey üzerinde inceleme yaparken bilirkişi yardımından da yararlanabilir. Hakimin bilirkişi yardımından yararlanabilmesi için , uyuşmazlık konusu üzerinde etkili olabilecek şey üzerinde yorum yapılabilmesi için mesleki ve teknik bilgi içermesi ve konusunun hukuk bilgisiyle (hakimin hukuk bilgisiyle çözemeyecek olması ) ilişiği olmaması gerekir. Ayrıca hakimin o konuda yeterli bilgisi olduğunu düşünmesi halinde bilirkişi yardımından yararlanmasına gerek duyulmayabilir. Yargıtay ise çoğu kararı bilirkişi yardımına başvurulmaması nedeniyle bozmakta ve adeta hakimleri bilirkişi yardımına zorlamaktadır. İkinci fıkrada da bahsedildiği üzere keşif kararına , gerek duyulduğu düşünülürse mahkemece ; resen veya tarafların talebi üzerine karar verilir. Burada resen veya tarafların talebi üzerine keşif deliline başvurulması bakımından önem arz eden nokta delil avansı ödemesidir. Eğer taraflardan birisinin talebi üzerine keşif deliline başvurulacaksa , HMK madde 324 hükmü uyarınca tarafın mahkemece verilecek kesin süre içinde delil avansını yatırması gerekir. Aksi takdirde delilinden vazgeçmiş sayılacaktır. Yine bu delile dayanabilmek için taraflar dilekçeler aşamasında en geç replik ve düplik dilekçelerinde bu delile başvuracaklarını bildirmeleri gerekir. Aksi takdirde iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına takılacaklar ve keşif deliline başvuramayacaklardır. Bu yasak , kamu menfaatini gerektiren davalarda ise uygulanmayacaktır.
HMK madde 289 hükmü gereğince keşfe yetkili mahkeme , davaya bakan mahkemedir. Ancak keşfe dair yer ilgili mahkemenin yetki sınırları dışında ise istinabe ( mahkemeler arası yardımlaşma ) yoluyla keşif yapılır. Ayrıca yetkili mahkeme bir büyükşehir sınırları içinde ise ve aynı şekilde keşif konusu şey de bu büyükşehir sınırlarında kalıyorsa istinabe yoluna başvurmaksızın keşif yapabilecektir. Keşfin yeri ve zamanı mahkemece tespit olunur . Keşif , taraflar hazır iseler tarafların huzurunda aksi takdirde tarafların yokluğunda (HMK madde 150 ) yapılır. Yukarıda bahsedildiği gibi keşif , bilirkişi yardımıyla yapılabilir. Ayrıca keşif sırasında tanık da dinlenebilir , olayların geçtiği yerde bizzat vakıanın anlaşılması sağlanabilir. Mahkemenin keşif sırasında tanık dinlemesi halinde keşfi tanığın uygun olduğu zaman diliminde yapması beklenilir. Mahkeme ayrıca olayın nasıl geçtiğini anlayabilmek için temsili uygulamalarda da bulunabilecektir.
HMK madde 291/1 hükmü emredici niteliktedir ve tarafların bu kurala uyması gerekmektedir. Taraflar ve üçüncü kişiler keşif kararının gereğine uymak ve engelleyici tutum ve davraşışlarda bulunmamak zorundadırlar. HMK madde 291/2 ' de birinci fıkraya uyulmaması halinde tarafların karşılaşacağı müeyyidelerden bahsedilmiş ve bu konuda hakime bu kuralı uygulayıp uygulamama noktasında sebebe göre serbesti bırakmıştır. İkinci fıkraya bakıldığında ; eğer keşfe karşı koyan taraf ispat yükünü (TMK.md 6 ve HMK.md 190 ) taşıyorsa delilden vazgeçmiş ; diğer taraf ise ispata konu vakıayı kabul etmiş sayılacaktır. Bu noktada bahsettiğimiz gibi hükmün uygulanmasında hakime bir takdir hakkı tanınmıştır. Yine aynı maddenin son fıkrasında ise üçüncü kişilerin durumu detaylıca açıklanmıştır. Son olarak HMK madde 292 de soybağının tespiti için yapılan keşiflerde bir zorunluluk getirilmiştir. Bu hükmün getirilmesinin amacı kamu yararı düşüncesidir. Madde metninde ," (1) Uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olmak , ayrıca sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak şartıyla , herkes , soybağının tespiti amacıyla vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmak zorundadır. Haklı bir sebep olmaksızın bu zorunluluğa uyulmaması halinde , hakim incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar verir. (2)Üçüncü kişi tanıklıktan çekinme hakkı bulunduğunu ileri sürerek bu yükümlülükten kaçınamaz. " denmiştir. Bu maddenin uygulanması soybağının tespiti davalarında görünmektedir ve bu davalarda kamu yararı varlığı kabul edilir.
Keşif bir takdiri delildir ve hakim tarafından HMK madde 198 gereğince serbestçe değerlendirilir. Hakim bu delil ile bağlı değildir , hükmün oluşmasında kanaat uyandırması bakımından ( özellikle uyuşmazlık konusu maddi şeylerin yerinde görülüp incelenmesi bakımından )


Yorumlar
Yorum Gönder