İnancımız gerçekten var mı ?






Günümüzün problemlerinden biri de şu ‘Hukukun gerçekten faydası olmadığı inancı’ veya ‘adaletin ancak parası olanların görebileceği bir şey olduğu’.
Eminim toplumun bu konuda güvenin fazla olmaması konusunda pek çok haklı sebebi vardır.
Eminim biz hukukçular bile bazen bize şüpheli gözlerle bakıldığını hissediyoruz.
İhtiyacımız olan şey aslında tüm toplumu bilinçlendirmektir. Zaten adalet yok deyip adaletsizce davranmamak gibi mesela. Bizimde inancımız olan şeyler vardır elbet fakat inancınız yoksa, herkesin adalete inancını yitirtmeyin. Hala umudu olan insanlarında ümitlerini kırmamak gerekir ,yoksa toplum psikolojisi işte, sürü halinde yaşadığımız için, sürü gibi peşinden gideriz.

Bazı insanların aslında adaletten çok sadece bir ele ihtiyacı vardır. Cesaret gibi bir şey, küçük bir kıvılcım. Tüm her şeyi yakıp kavurmaya hazır aslında, sadece ateşi harlayacak bir şeye ihtiyacı vardır.
O yüzden diyorum ki adalete inancını yitirmiş her insana sırtınızı çevirmeyin. Haklı olabilirler ama açıkça her hak verildiğinde tüm ümitlerini de yitirmiş oluyoruz.

Önereceğim Hukukçu adına Kişisel Gelişim Kitapları şunlardır;
1.       1.Sınırlar-Dr. Henry Cloud, Dr. John Townsend

Bazen ilişkilerimiz ve arkadaşlıklarımızı kaybetmemek adına toleranslı oluruz veya hayır diyemeyiz. Bu çok yıpratıyor insanı değil mi? Ne zaman hayır dememiz gerekir çok güzel anlatmış.
Kısaca şunu söyleyeyim sınırları olan insanlar her zaman saygı gören insanlardır. Saygı duyulan bir hukukçu olmak da kolay değildir, o halde sınırlarımızı belirleyebilmeniz adına bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.

2.      2.Liderlik Yasaları-John Maxwell
Liderlik özelikle hukuk alanında çok önemli bir kavramdır, Neye liderlik ediyor hukukçular?
Bir görüşe bir savunmaya liderlik ediyoruz ve bunlara itibar edilmesini istiyorsunuz.
Nasıl bir ideoloji etrafına insanları toplarsınız ve bunu zorlamadan yaparsınız ‘Liderlik Yasaları’ kitabından faydalanarak öğrenebilirsiniz.

3.       3.Tehlikeli İnsanların Beden Dili-Joe Navarro
Suçluların tavrını sözsüz iletişim dahi çok güzel ele verebilir

Ne anlattığınız önemli değil, onu nasıl anlattığınız da önemli aslında.

Kişisel gelişimin her alanda olduğu gibi bu alanda da etkileri var elbette insana insan gözüyle bakmayı öğrendik, ayrımcılık yapmamayı herhangi bir ırkı üstün tutmamayı.
Peki ırkları ayırmadık diyelim, güzel çirkin diyerek ne yaptık? Gerçekten bazı algıları bir yerden kapatıyoruz başka bir yerden sızıntı yapıyor bir şekilde. Sosyal sınıflandırmalarımız var, biz de bu sınıflandırma içindeyiz, nasıl mı?

Adalete İnancımız yok. E neden? Avukatlar çok yalancı oluyor. ‘Benim sana neden yalan söylemem gereksin ki’ diyorsunuz. Başkası geliyor diyor ki ‘E çok paracı oluyorsunuz’.
Toplum zaten kendi içinde sınıflandırıp kendi içinde istemeden, belkide habersizce Irkçılık yapıyor zaten. Sen istemesen de bir insanın özelliğini diğer grup insanlara biletini bir şekilde kesiyor. Sonra o grup insanlarda güvensizlik hissiyatı ile dışlanıyor. Bizim biletimizi mezun olmadan kesmiş olabilirler ama asla o sınıflandırmaya koydukları insanlarla kendimizi bir tutmak zorunda değiliz.
O yüzden ideolojilerinizden vazgeçmeyin, isteseniz de istemeseniz de bu olacak hala tam anlamıyla insana insan gözüyle bakılmıyor bakılsaydı biz yalancı olmazdık
.
Bunları tavsiye ediyorum çünkü anlatabilmek kendi ifade edebilmek adına ne yazık ki hukuk fakülteleri çok yetersiz kalıyor.  Hukuka toplumun gerçekten inancı olması gerekiyor ki, toplum kendi içinde adaleti sağlamaya çalışmasın ve bu adaleti sağlarken adaletsizlik yaşanmasın.

B. Ç

Yorumlar

Popüler Yayınlar