Özel hayatın günümüzdeki değeri
Özel hayatımız hukuki anlamda korunuyor olduğunu var
sayalım. Kanunlarla,Anayasayla,Uluslararası Normlarla
Türk Ceza Kanununda şu şekilde korunmuştur;
Özel hayatın gizliliğini ihlal
Madde 134- (1)
Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda
alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
(2) (Değişik:
2/7/2012-6352/81 md.) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri
hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması
halinde de aynı cezaya hükmolunur.
Aslında güzel bir hüküm, hangi şartlarda korunup
korunmayacağı da ayrıca tartışıp değerlendirilmiştir. Kamu yararı var mı? Gibi
değerlendirilmeler yapılmıştır.
Ama şimdiki özel
hayatın sınırları sosyal medya platformları çiziyor olmasın?
Neyi ne kadar sevdiğimizi, her insanın ulaşabileceği bir
bilgi haline geldi.
Aslında Özel hayatımızı kendi ellerimizle yok ediyoruz, çünkü
çeşitli paylaşımlarda bulunuyoruz her anımızı her saniyemize iki üç tıkla
ulaşılabilir hale getiriyoruz.
‘YOU’ dizisinde bunu ele almışlar, Sapkın bir adam sevdiği,
sapkınlık duyduğu bir kadını sosyal medyada bulunduğu yerleri veya sevdiği
şeyleri öğrenerek sevgili olmayı başardı ,fakat daha sonra öldürdü.
Bir diğer dizi de ‘BLACK MİRROR’ bir bölümünde insanların
beğenilerine göre yargılandığı bir ütopyadan bahsediyordu. Belli bir beğeninin
altına düşen insanın sosyal statüsü etkilenip, hapse dahi girebiliyor.
İnsan ürpermez mi bu tutumları gördükçe. İnsan sosyal bir
varlıktır ve doğası gereği beğeniye ihtiyaç duyar, buda var olma duygusundan gelir.
Bu var olma hissine dayanarak geliştirilen sosyal medya platformları da çok
başarılı olmuştur. Kimin nerede olduğunu gizlemeden paylaşma hissiyatı veren
özel hayatı gittikçe yok eden bir ütopyaya dönüşüyor aslında.
Ya da sanki bir miktar insanları içten içe birbirinden üstün
görme duygusunu da aşılıyor, belki de bunu zengin fakir ayrımı yaparak mı
yapıyor, tam olarak anlayamadığımız ama paylaşırken kendini olağanüstü bir
şekilde farklı hissettirme arzusu da oluşuyor insanda.
Bazıları için güzel ve çirkin diye yarıştırıyor bu
platformlar.
En kötüsü de Nefret Söylemi, tam olarak suç olarak nitelendirilmese
de aslında bunun sosyal medya platformlarında çok yaygın görülüyor. Gereksiz
bir aşağılama var bazen bomboş bir şekilde, alışılmış bir şekilde ve her anlamda
özel hayatın ve tüm kişisel hakların bazen hiçe sayıldığı bir ortam.
Bazen bir linç o kadar normal ki, suçlu bizim için hala
şüpheli konumdayken çoktan biletini kesen bir ortam düşünün. Elbette çok güzel
bilgilendirme aracıdır fakat her ne kadar faydası varsa o kadar da özel
hayatımızdan feragat ediyoruz.
Kişisel bilgilerimizi herhangi bir platformda doldurmak
zorunda hissediyoruz her ne kadar korunduğu iddia edilse de gerçekten kişisel
verilerinizin korunduğuna emin misiniz?
Yine de dayanamayıp paylaşımda bulunuyoruz çünkü hiç
bitmeyen gittikçe kişisel verileri açık hale getiren platformlar bunlar.
Şöyle düşünün bir kurbağa kaynar suya atarsanız zıplar
dayanamaz, ama suyu yavaş yavaş ısıtırsanız alışır ve o şekilde ölür.
Alışkanlıklarda böyledir. İlk başta fotoğraf paylaşırdık. Sonra Durum paylaşmaya başladık, Durumlarda fazla bir şey paylaşamadık, daha sonrada
kimlerin gördüğünü de görüyoruz, e beğeniye ihtiyaç kalmadı. Çünkü zaten
yeterince iyi hissediyoruz artık. Her saniyemizin önemi bize ait değil, görenlere
ait oldu. Özel hayat minimal bir düzeye indirgendi. Demem o ki, çoktan alıştık
özel hayatımıza çok fazla anlam yüklememeye.
Bu platformun özellikleri artsa da, özel hayatı yok etse de fazla hissedemeyeceğiz çünkü özel hayat kurbağa gibi yavaş yavaş öldürülebilir.Farkına bile varmamızın imkan yoktur.Özel hayatımızı ancak biz kendimiz koruyabiliriz ve oyuncak haline getirilmesine olanak tanımamalıyız.
Kendi değerlerinizi açık hedef haline getirmeyin..
bç.


Yorumlar
Yorum Gönder