UZAY ÇAĞINDA HUKUK

GİRİŞ

       İnsanlık var olmaya devam ettiği sürece yeni anlaşmazlıklar doğacaktır.Bu durumdan en çok etkilenenlerden biri   tüm insanlığa ait  ortak kültürel miraslardır.Bunların korunması yepyeni hukuk alanlarının doğmasına neden olmuştur.Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması bu alanlardan biri olarak örnek verilebilir.Bunun yanı sıra son zamanların en güncel trendi   '' UZAY HUKUKU '' olmuştur.Ay , Güneş , Yıldızlar gibi olağan dışı hayatla insanların bağlantı kurmasından dolayı devletler Uzayın Korunmasını talep etmişlerdir.Uzayın korunması için devletler pek çok Uluslararası Antlaşmaya imza atmışlardır.Devletlere göre Uzay ortak bir alandır ve korunması gerekir.Ayrıca Astronotlar Uzayda gerçekleştirdiği eylemlerde , keşiflerde Dünyanın temsilcileri olarak değerlendirilmektedir.Önce 1967 tarihli adeta Magna Cartanın Anayasa Hukukundaki temel bildirgesi olarak kabul edilen Magna Carta  gibi Uzay Hukukunun temel bildirgesi olarak kabul edilen Dış Uzay Antlaşması , sonrasında gelen 1968 tarihli Kurtarma Antlaşması ,1972 tarihli Sözleşme , 1975 tarihli Tescil Sözleşmesi Uzay Hukukunun temel mevzuatı olarak kabul edilebilir.Anayasanın Doksanıncı Maddesinin Beşinci Fıkrası gereğince Dış Uzay Antlaşması Türk Hukukunun bir parçası olarak kabul edilmiştir.Dolayısıyla Türk Hakimi Bu antlaşmayla karar alırken bağlı kabul edilecektir.

UZAYIN TANIMI

Bir tanıma göre Uzay '' Dünyanın atmosferi dışında diğer gök cisimleri ile bağlantılı olan gök cisimleri hariç evrenin geri kalan kısmını tarif eden alandır.''
Diğer bir tanımı ise  ''Gezegenin 100 km dışından başlayan içinde oksijen bulunmayan alandır. ''
Görüldüğü gibi Uzayın tanımı konusunda tam bir uzlaşma bulunamamakta genelde ikinci tanım esas alınmaktadır.

UZAY HUKUKUNUN TEMEL PRENSİPLERİ

Dış Uzay Antlaşmasının Giriş Kısmında Maddelere geçilmeden Antlaşmanın amacı ve bu doğrultuda devletlerin  uyması gereken temel ilkeler belirtilmiştir.
Sırasıyla Bunlar ;
-İnsanlığı amaç olarak görerek ve İnsanlığın Temel Faydası şeklinde devletler hareket edecektir.
-Uzay bütün  Devletlerin keşfine açık olarak görülmeli ve hiçbir ülkenin egemenlik hakkı ihlal edilmemelidir.
-Uzayda Nükleer amaçlarla   silahlar kullanılmamalıdır.Çünkü Uzay bir kültür mirasıdır ve tüm kültürel miraslarda olduğu gibi korunmalıdır.
-Ülkelerin ay ve diğer gök cisimlerinde hak talep etme yetkisi yoktur.Çünkü Ay ve diğer gök cisimleri tüm insanlığın ortak mirasıdır.
-Hangi milletten olurlarsa olsunlar astronotlar tüm Dünya Halklarının ortak temsilcisidir.Bu prensiple astronotların tüm vasıflarından bağımsız düşünmeleri istenilmiştir.
-Ülkelerin Uzaya göndermiş olduğu cisimlerden kusursuz sorumluluğu vardır.
-Uzayda çevre kirliliğinden kaçınılmalıdır.

Temel prensipler uluslararası hukukun ve kültür ve tabiat  varlıkları hukukunun temel prensiplerine benzemektedirler.Sözleşmeye imza atan devletlerin kusursuz sorumluluğu olması faydalı sonuçları beraberinde getirecektir.Uzayın tüm dünyanın ortak alanı kabul edilmesi çevre koruma bilincinin gelişmesine yardımcı olmaktadır.Bununla beraber nükleer silahların kullanılmaması çevreyi koruma bilincinin gelişmesi adına atılan önemli bir adımdır.

EK OLARAK ;

   Bunun yanı sıra 1968 Tarihli Kurtarma Antlaşmasında Uzayda yardım talep edildiği zamanlar astronotlara yardım edilmelidir.
Ülkelerin kusursuz sorumluluğu 1972 Tarihli Uzay Sorumluluğu Sözleşmesinde yinelenmiştir.
 Devletlere 1975 tarihli tescil sözleşmesiyle Birleşmiş Milletlere bilgi verme yükümlülüğü yüklenmiştir.

SONUÇ OLARAK ; 

Denememiz Uzay Nedir Sorusuyla Başlar sonrasında Uzay Hukukunun Temel prensipleri sorgulanır.Uzay Hukukunun temelleri 20.yüzyılın başlarında atılmaya başlanmış insanlığın yaptığı keşifler sonucunda önemi artmıştır.Uzay Hukukunun Ana metni 1967 Tarihli Dış Uzay Antlaşmasıdır.Burada Uzay Hukukunun temel prensipleri belirlenmiştir.Ülkelere adeta uzayda işlemiş oldukları haksız eylemlerden dolayı kusursuz sorumluluk imkanı getirilmiştir.İnsanlık geliştikçe Uzay Hukuku yaygınlığını koruyacaktır.


Yorumlar

Popüler Yayınlar