Yalnızlık Senfonisi
Yalnızlığın tanımını
yapmak her ne kadar basit
olsa da içinde barındırdığı mana o kadar karmaşıktır. Yalnızlık kavramının
kültürlere ve farklı
coğrafyalara göre farklı manalar taşıdığını söyleyebiliriz. Mesela doğu toplumlarına
baktığınızda; gurbet,
hasret, kimsesizlik, sevgiliden ayrılma gibi manalar çağrıştırıyor. Batı
toplumları yalnızlığa daha faklı manalar atfetmişler; tek başına olma, ayrışma, kendine yetme gibi.
Yalnızlığın paradoksları
ya da bir diğer deyişle kavramlaştırılması ve oluşumundaki zorlukları bu
şekilde ele alabiliriz.
Yalnızlık bazen tercih
bazen ihtiyaç bazen de zorunlu kaçıştır. Bana göre içinde yaşadığımız sosyal
ilişkilerin samimiyetsizliği ve materyalist düşünce anlayışıdır.
Bir diğer bakış ise
içinde bulunduğumuz modern yaşamın zorlukları ve teknoloji çağının etkisidir.
Bu tür etkenler insanları daha yüzeysel ve sığ düşünmeye itti. Bu sebeplerden
ötürü insani ilişkiler yozlaşmaya uğradı. İnsanlar arasındaki bağlar, şüphe ve
güvensizlik duyguları düzleminde
yaşanan bir durum haline geldi.
Bu durumları göz önünde
bulundurduğumuz da insanların
daha bireysel ve toplumdan ayrık yaşam tarzlarını benimsediğini görüyoruz.
Her ne kadar insanın
benliğini okşasa da belirli bir noktadan sonra bireysellik, insanın kendi
doğasıyla çakışması ve akabinde ruhsal problemlerin meydana gelmesine sebebiyet
verir.
Goethe’nin dediği gibi;
‘’ Yalnızlık tek kelime, söylenişi ne kadar kolay.
Hâlbuki yaşanması o kadar zordur ki.’’
Hayatın dengesi ölçülerle
tanımlanabilir.
Ölçüsüzlük, insanın ve
hayatın manasını kaybetmesi demektir. İnsan sosyal varlık olduğunu unutmamalı,
yaradılış itibariyle insanın içindeki içgüdü toplumun bir parçası olmaya mecbur
kılmıştır. Tarihi çağlara baktığınızda insanlık birlikte yaşam mücadelesi
vermiştir. Şems-i Tebriz’in dediği gibi; ‘’ Her şey ve herkes görünmez iplerle
birbirine bağlıdır.’’
Her ne kadar 21.yüzyılın
insanı için çok bir şey ifade etmez
ise de, bu düşüncenin bütün gerçekliğiyle yaşandığı huzur evlerinin
hüzünlü koridorları, yetimhaneler ve kalabalıklar içinde yaşayan yalnız ruhlar,
yalnızlık hissiyatının ve birlikteliğin nasıl bir duygu olduğunu bilirler.
Bir huzurevinin
sakininden dökülen yalnızlık nağmesi; ‘’
Karanlık odada otururum, dilimde türkü söylerim, elimde kâğıt yazarım,
yalnız kalmışım’’
Değerli bir hocamın ifadesi
bana, yalnızlık serüveni hakkında farklı bir bakış açısı getirmiştir.
‘’ Yalnızlık insanı şekillendirir, bazen de
insan yalnızlığı şekillendirir.’’
Her insani şeyde olduğu
gibi yalnızlığında iyi kötü yanları mevcuttur. İyi tarafını şekillendirip azami
şekilde verim alan olduğu gibi yalnızlığın derinliğinde kendini kaybetmiş
insanlarda mevcut, tamamen tercih meselesidir.
Umarım hayatınız boyunca
sizi madden manen anlayan insanlarla birlikte olursunuz.
Yalnızlık durağındaki
yolculuğunuz kısa olur.



Yorumlar
Yorum Gönder