YIKILAN YAŞAMLAR


Bu yazı ,30 Ekim 2020 tarihli İzmir Depremi'ne ithaf edilmiştir ve 2010 yılında "Deprem" konulu kompozisyonda Okulda 2.cilik ödülü almıştır. 

                                                                      YIKILAN YAŞAMLAR                                                        

 Yıkıntıların ve yok oluşların  altında küçük bir el görüyordum kımıldayan , yaşlı ama genç, iri ama narin. Kırmızı bir kurdelası vardı, parmağında sallanıyordu , güneş ışığının parlaklığında ela gözlere. Tuttuğumda ucunu her yanı yeşermeye başlıyordu gönlümün ,karanlık bulutları kayboluyordu yüreğimin.

17 Ağustos'u hissediyorum .Gölcük'e sanki bir bomba düşmüş gibiydi. Savaş alanı gibiydi her yer. Hasrete hasret katan acılar ve umudu yok eden korkular , akan gözyaşlarına adeta kaynaklık yapıyordu. O küçük elin çaresizliği , yalnızlığı ve insanların bir lokma ekmeğe ,bir yudum suya ihtiyaç duymaları... Korku içinde yarının ne olacağını bilmeden yaşamaları...

Saniyeler değil,sanki asırlar sürmüştü bu deprem.Ne ev kalmıştı , ne de bir aile , ne giyecek ne de bir yiyecek...Sessizlik tek mutluluktu belki de onlara. Onunla yaşanılan her saniye gibi, damarlarında gezinilen kan gibi,gözlerinden akan yaşlar gibi.

O küçük elin hayallerini şekillendiren bir çok şey yüreğinin derinliklerinde saklıydı artık. Geçmiş, beyninin yollarında yapayalnız duruyordu,gelecek bir su misali akmıyordu eskisi gibi. Kırmızı kurdelalı kız artık hayatı yaşamak istemiyordu. İstemiyordu ,çünkü çabaladıkça battığı o bataklıktan bir türlü kurtuluşu yoktu ve o bunu biliyordu. Baktığım o el artık cansız ve soğuktu. Güneş ışığının parlaklığı yerini karanlık gecelere ve bilinmez bir boşluğa bırakmıştı.Yeşeren gönlüm sararmaya başlıyordu bir yaprak misali. Gözyaşlarım sellere dönüşmüştü .Sanki hayatımdan bir parça kopmuştu.

Depremi hiç sevmedim ben,sevemedim. Alıp başını giden evleri ,binaları yıkıyor, bir bebek ağlıyor anası babası yok ,tek başına kalmış. Bir çocuk korkudan olsa gerek kaçıyor.Kimisi de "İmdattt!" diyor. "Kurtarın beni!" .Nefesler kesiliyor enkazın altında .Buğulu gözlerden hüzünler okunuyor. Yürekler paramparça, gönül yareler içinde ama ne fayda! Deprem denen o güce karşı koymak ne mümkün!

Depremden göç edenler uzun ve geri dönülmez bir sefere çıkıyorlar, tıpkı bir sessiz gemi yolculuğu gibi.Kim bilir?! Belki onlar da memnundur yerinden.Çünkü geride kalanlar karanlık bir boşluğa bakakalırlar.Bir sonraki yaşanacakların belirsizliği kaplar gönülleri. Işıl ışıl, sevgi dolu bakan gözler ,yerini umutsuz bakışlara bırakır.

İnsan nesli var oldukça kara günler ve felaketler de olmaya devam edecek.Ama korkunun yerini ümit alsın, sevgi ve yaşama gücü eksik olmasın yürekten, olmasın ki hayatın her seye rağmen yaşamaya değer olduğu görülsün.

Unutulmuyor asla geçse de nice zaman, acılar da toprağa gömülür bir gün elbet.                                                                                                                                                                                                                                                                 

Yorumlar

Popüler Yayınlar