ESİR OLMA
Bu hayatta sizi en çok yoran şeyi bir düşünün. Yalnızlaştırdı bu yoran şeyler aslında. Karşılık beklemeye başladık, biraz da kendimizi kıyasladık. Aslında yapmıyoruz diye düşünüyoruz ama içten içe hayatta hep bir rekabet içerisindeyiz.
Yorulmadık mı bundan içten içe bir yolculuk yaptığımızda kendi hayatlarımızı çok daha iyi bir yaşam kurmak için hayal kurduk, peki neye göre daha iyi bir yaşam kime göre?
Başkasının hayatının bir tık üstünü mü istedik ,yoksa kendi hayatımızın hayalini mi kuruyoruz gerçekten.
Galiba hedefler şaşdıkça hayatlar da zorlaşıyor yani bu serüven bizi çok daha fazla yalnızlaştırıyor. Her tanıdığımız insanla içten içe rekabet içerisindeyiz. Belki de en basitinden kendimizi ailemize kanıtlamaya çalışıyoruzdur ya da en ufağından birinin hayatını kendimize rol model haline de getirebiliyoruz.
Sosyal medyanın yaptığı aslında tam olarak bu, sürekli her şeyin bir şekilde en iyisini gösterende bir platform aynı zamanda. Düşünmek artık çok yorucu oldu bir tıkla bilgiyi elde edebiliyoruz çünkü. Düşünmüyor artık insanlar başkaları onun yerine en iyisini buluyor zaten niye düşünsün ki?
Bu aralar her şeyden çabuk sıkılır olduk ya da bir şekilde her şey yorar oldu, halsizleştik sanki hareket kapasitemiz şu anki gündeme göre düştü farkındayım ama normal hayatımızdan bahsediyorum. Tahammülümüz ciddi derecede düştü ve bencilleştik sanki.
Sosyal medyanın bize dayattığı çok farklı bir hayat var aslında hayal kurmayı unutturdu, kendimizi rekabet ortamında koşturur halde bulduk, bu hayatta her şeyin en iyisine sahip olmak için koştururken bulduk kendimizi ve aslında eşyanın esiri olmaktan başka bir şey değil bu olan. Biz eşyayı değil eşyalar artık bizi yönetir hale geldi.
Bu dünyada ne kadar daha kalmayı düşünüyorsun ki? Bunu seçebiliyor musun gerçekten ?
Yarınından nasıl bu kadar eminsin ki eşyanın esiri oluyorsun, bazen insanların ne iş yaptığı nasıl bir insan olduğundan daha önemli hale gelir oldu. Bize dayatılan bu sistemde olan bu aslında, hayatımızı işimiz veya statümüz şekillendirdiği için ilişkilerimiz de buna bağlandı.
Sadece sisteme suç atarak kendimizden uzaklaştık. Evet hiç bir sistem tam anlamıyla istediğimiz dünyaya dönüşmeyecek ancak insan insan olmayı öğrense sisteme bu kadar yük düşmez aslında.
Şu an neyden kaçtığımızı bir bilsek bu kadar hızlı koşmayı da bırakırız. Bazen geçmişimizden bazen de ölümden. Ölüm bizim yanı başımızdayken unutmak için çok fazla hayata tutunduk, hayata tutunmak ve daha iyi bir yaşam sürmek için çabaladık sadece bununla kalsa yine iyi ,en iyi ev en iyi arabayı almak yerine daha iyi bir insan olmak için çabalasaydık eşyaların bu kadar esiri olmazdık. Bu istifçilik nerden geliyor sizce ? Korkularımızdan, Keşke diyorum dönüp de kendine bir baksa insan dönse içine ve hırslarından bir sıyrılsa ve kendi içinde yüzleşse kendisiyle de tutunmasa bu kadar mala mülke.



Yorumlar
Yorum Gönder