İSLAM FELSEFESİ VE TÜRK HUKUKU
İSLAM FELSEFESİ VE TÜRK HUKUKU
Tarihsel Gelişim
Modern Batı Hukuklarının etkisi altında gelişen Türk Hukuku ve kökeni çok eski zamanlara dayanan İslam Hukuku birbirlerini yüzyıllar boyunca etkilemişlerdir.
Kökeni İslam Peygamberi Hz.Muhammed ( s.a.v) ‘ a dayanan İslam dini tüm Dünyaya getirilen evrensel mesajlar taşıyordu ; arap veya arap olmayan eşit haklara sahipti.Peygamber Efendimiz’ in veda hutbesinde vermiş olduğu mesajlar kadınların hakları ( kadın hakları ) ,eşitlik gibi düşüncelerle harmanlanmıştı özgürlükçü düşüncelerin etkisi altında gerçekleşen Veda Hutbesi çağdaşı Dünya ülkelerinde haksızlıklar zulüm dogmatik düşünceler egemenken Veda Hutbesi insanlara bilhassa Müslümanlara okumayı ve sorgulamayı emrediyordu.İslam Dini İbrahimi Dinlerin sonuncusuydu bu bakımdan İslam’ ın kutsal kitabı olan Kuran diğer Kutsal kitaplara göre günlük hayatın gelişmişliğine daha çok uyum sağlıyordu.İslam Peygamberinin vefatından sonra İslam Devletini yönetenlerin seçimle başa gelecek olması Peygamber’in demokrasi ve özgürlük toplumuna ne kadar önem verdiğini gösteriyordu.İslam Peygamberinin vefatı sonrası Dört Halife Döneminde Hz .Ömer ’ in adalete verdiği önem sonrasında çağdaşı batı toplumlarında adaletin gelişmesini etkileyecekti.İslam Devleti gerek İslam Peygamberi Hz.Muhammed gerek Dört Halife Döneminde İslam’ın ‘’ Barış ‘’ dini olması sebebiyle kendilerinden olmayanları dışlamıyor bilakis kucaklıyor kendilerinden olmayanları kazanmayı amaçlıyordu.Bu ayrım gözetmeyen anlayış Hz.Ali ‘nin vefatı sonrasında Emevilerin iktidara gelmesiyle son buldu.Doktrinsel bazı tartışmalara göre İslam Devletinde artık seçim yoktu İslamı’n barışçıl yönü kısmen terk edilmişti.Yüzyıllar Sonra kurulan çok uluslu imparatorluk anlayışını yansıtan İslam’ın hoşgörü anlayışı Osmanlı İmparatorluğuyla geri gelmişti.Asırlar boyu Devlet adaletle yönetildi kimse inancından dolayı dışlanmıyor ,ötekileştirilmiyordu .Devlet şer-i ve Örfi hukukla yönetiliyordu.Kadılar hüküm vericiydi.Günümüz Hakimleriyle Kadı Kavramı özdeşleştirilebilir.Sultan mahkemelere hiçbir şekilde emir ve talimat veremiyordu bununla beraber modern anlamda gerçek bir hukuk devletine ilk adımlar 1808 ayanlar ve senedi ittifakla atılmıştı.1876 Anayasasıyla Sultan kendi kendisini sınırlamış ,1856 Tanzimat Fermanı ise halka haklar tanımış ,Islahat Fermanı azınlıklara haklar tanımıştı.1909 değişiklikleri ile Padişahın yetkileri daha da sınırlandı.Osmanlı Devleti bilim teknoloji gibi alanlarda da oldukça başarılı bilim insanları yetiştirmişti.Çok büyük alimler tüm Dünyaya örnek olacak hoşgörü anlayışıyla Osmanlı Devletinde yaşamışlardı .Örneğin Mevlana.Farklı İslam Devletlerinde ise İslam Felsefesini açıklayan çok önemli İslam bilginleri yaşamıştı .Örneğin 120 yıl Devletler yaşar devletler üç evreye ayrılır diye İbni Haldun.Osmanlı Devletinde Devlet otoritesine eleştirel bakan İslam Bİlginleride yetişmişti Bunlardan biri Şeyh Bedrettin dir.1789 Fransız İhtilali ve 1791 Fransız Anayasası eşitlik
özgürlük adalet düşünceleriyle tüm Dünya ülkelerinde gelişmişti.Tüm Dünyaya
milliyetçilik akımının yayılmasına sebeb olmuşlar çok uluslu İmparatorluklar
Rusya İmparatorluğu ,Osmanlı İmparatorluğu gibi devletlerden bundan
etkilenmişlerdi.Osmanlı Devleti ümmet olma bilinciyle yetişen İslama dayanan
bir topluluktu.Azınlıklar ise hoşgörüyle karşılanıyordu.Milliyetçilik akımı
Osmanlıdaki ümmetçilik anlayışıyla ters düşüyordu.Osmanlıda ki Anayasal
gelişmeler 1808 ,1876 1856 gibi elit bir zümrenin etkisi ile gerçekleşmişlerdi
ve tebaa anlayışına ters düşüyorlardı.Yavaş yavaş dağılmakta olan Osmanlı Devleti farklı ülkelerin baskısı
altındaydı.Bu baskılar zamanla ele geçirmeye dönüştü.Osmanlı Devleti 1.Dünya
Savaşına yok olmamak için girmişti.Müttefiki Almanya ile beraber tek
kazandıkları Cephe Çanakkale Cephesiydi.Çanakkale Cephesinde başarılarıyla adını
duyuran Atatürk’ün etrafında Osmanlı toplumu yok oluş aşamasındayken yok
olmamak için birleşti.İlk belgeler 1921 Anayasası ( yasamanın üstünlüğüne
dayanan meclis hükümeti sistemi) padişaha yer veriyordu üstelik temel hak ve
özgürlüklere yer vermemişlerdi.Abdullah Cevdet Paşanın Hazırlamış olduğu
mecelle hakimin tanımından özgürlüklere kadar herşeye yer veriyordu.1876
Anayasası ve 1921 Anayasası 1924 Anayasası ilan edilene kadar yürürlülükte
kalacaktı.Buna Türk Osmanlı Anayasal Gelişmelerinde çift Anayasalı Dönemde
denir.Padişah ve Halife anayasada yeri verdi.1921 Anayasasına göre Devletin
Dini İslamdır İbareside eklenmişti.1923 Değişiklikleriyle Cumhuriyet bir
hükümet şekli olarak benimsendi.Devletin Resmi Dili Türkçe olarak
benimsendi.Çok uluslu yapı bir toplum mühendisliği anlayışı gözetilerek
dönüştürülüyordu !1924 Anayasasının ilan edilmesi 1928 Değişiklikleriyle
laiklik anayasaya eklendi devletin dini islamdır ibaresi kaldırıldı.İlk Sert
Anayasa oluşturuldu.Kurtuluş Savaşında Devletin okuyan kesimi kaybedildiği için
Yeni Bir Medeni Kanun hazırlanamadı bu bir çaresizliğe sebeb oldu bu çaresizlik
bir çok kanunun başta Türk Medeni Kanunu 1926 Tarihli olmak üzere Avrupa
Ülkelerinden iktibas edilmesine neden oldu.İtalyan Ceza Kanunu da Türkiyeye
uzunca bir süre uyum sağlayamadı.Edinilmiş mallara katılma rejimi olan 2002
Tarihli Türk Medeni Kanunu kadınlara önemli haklar veriyordu Yeni Ceza Kanunu
da yakın bir tarihte kabul edilmişti bu arada ülkenin anayasası da 61 ve 82
Anayasaları olarak değişikliğe uğramış ve Anayasalardaki bu değişiklik 2017
Değişikliğine kadar sürmüştü.Toplum İslam Hukukundan gitgide uzaklaşmıştı.Bu
Tarihsel ve Felsefik girişten sonra Günümüzdeki yapısal farklılıkları
İnceleyelim.
GÜNÜMÜZDE KARŞILAŞTIRMALI İSLAM
VE TÜRK HUKUKLARI
Türk Ceza Kanununa göre bir şahıs başka bir şahsı
yaraladığında bunu bilerek ve isteyerek
kasten veya dikkatsizlik ve özen
yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucu taksirle işlemesi halinde faile suçu
işleyen kişiye verilecek ceza farklılık gösterir.Türk Ceza Kanununun en bilinen
amacı suçun işlenmesini önlemektir.Özel önleme ıslah ( rehabilitasyon ) genel
önleme ise ( caydırıcılık , ibret ) boyutunu oluşturmaktadır.Peki gerçekten
Türk Ceza Kanunun verdiği ceza caydırıcı etki yaratmakta mıdır ?Bu konuda İslam
bilginleri islam hukukun kısas ( verdiği zarar kadar zarar ) amacı İslam
hukukuna hakimdir derler bu sebeble bu kısas caydırıcığı doğurmaktadır modern kanunlar ise
caydırıcılık boyutunda yetersiz kalmaktadırlar demektedirler.Hırsızlık suçuyla
devam edelim bir malı kendi zilyetliğine fiili hakimiyetine zorla geçirme
anlamına gelen hırsızlığın cezası azdır bu sebeble caydırıcılık noktasında
yetersiz kaldığı yönünde eleştiriler vardır.Türk Medeni Kanunun kadını
yeterince korumayan aile hukuku hükümleri ve sözde edinilmiş mallara katılma
rejimi İslam Hukukunda yetersiz bulunmakta ve tartışılmaktadır.Tüm bu modern
hukukun doğurduğu haksızlıklar İslama atfedilmekte İslam yetersiz görülmektedir
fakat Prof .Dr.Fuad Sezgin Şöyle der ‘’İslam kusursuzdur bir hata olduğundan
bahsediliyorsa sorunu yöneticilerde arayın ‘’
SONUÇ
İslam ve Batı Hukukundan beslenen Türk Hukuku yüzyıllardır birbirini
etkilemektedirler.Bu durum bazen İslam Hukuku ve Türk Hukukçuları arasında
zenginlik içeren tartışmalara yol açmaktadır.İki teze de baktığımızda kendi
içlerinde tezlerin farklılık arz ettikleri görülebilir.Önemli olan Tüm Bu
farklılıkları zenginlik olarak addedip onları benimseyebilmekten geçer.Türk
Hukuku ve İslam hukuklarının altında yatan felsefe zenginlikleri
koruyabilmektir.
HUKUKÇU
ENES YILDIZ



Yorumlar
Yorum Gönder