KURTULUŞ
Hayat bazen üstüne üstüne geliyordu ., boğuyor ,erişilemez duvarlarla çevreliyordu .Kimsesiz bırakmıştı onu Tam o zamanlar denize koşardı .Gökyüzüne doğru bakardı daha iyi bakmak için denizin kıyısına kadar giderdi ,oturur sahile bakardı .Denizin gökyüzünün mavisi kendi adı gibi kurtuluşu simgeliyordu sanki ona .İnsanın günahlarından bir an olsun kurtulmasının yolu erişilemez gökyüzüne bakmaktı.
Adını Kurtuluş olarak koymuşlardı onun belki ailesi çevresi de aynı sıkıntıları zamanında yaşamıştı ve özgürlüğün anahtarı olarak bebeklerine Kurtuluş ismini vermeyi tercih etmişlerdi. Kurtuluş beyaz tenli olan yuvarlak yüzünü yukarı doğru kaldırdı .Denizine mavisine yeşilimsi gözleriyle baktı. Yeşil ve Mavi bir ahenk içinde dans etmeye başlamışlardı Sanki Zihninde. Yerde kum tanelerinin üstünde gezen gri renkli Ardına sıralanmış güvercin yavrularına baktı. Ceketinin cebinde bulunan kuş yemini çıkardı ve içindeki taneleri kuşlara doğru fırlatmaya başladı. Kuşlar adeta taneleri yakalamak için kavga edercesine hareket ediyorlardı. Zor şeydi yaşamak hele de küçük bir kuşsan .Aklına babaannesinin sıklıkla kullandığı bir benzetme geldi .İslam'ın Kutsal Kitabına göre her şeyin yaradılışı Allah'ın sonsuz hikmetine bağlıydı ve gökyüzünde uçan kuşlar ,birbiri ardına sıralanan tepeler ,dağlar onun varlığının kanıtıydı.Sık sık Babaannesi ona bu öyküyü anlatırdı. Muhafazakar bir ailede büyümüştü annesi Suzan ,kızkardeşi Ceren başörtülü ,dini kurallara bağlı kimselerdi .Ama O yeryüzündeki tüm Dinlerin doğmalardan oluştuğunu düşünüyordu. Ama bu düşüncesi inkar seviyesine ulaşmıyordu. Kendini tutuyordu dışlanmamak için zaten Türk Gençlerinin büyük çoğunluğu sorgulanamayan konularda kendilerine set çekiyordu toplumun genel yapısıyla çatışmaya düşmemek için. Çünkü Türk Toplumunda Din gibi konular çok sert sınırlarla korunuyordu. Babası ise bir sınıf öğretmeniydi .İdealist ,yaşam enerjisi yüksek bir öğretmendi işte.
Kurtuluş bir yandan Amerikan kaynaklı Türkçe Yayın yapan bir Chat( Sohbet) Odası'na girmek için Bilgisayarını ayarlıyordu. Bilgisayarını yatağının üzerine koydu. Chat Odasının ismi '' Özgürlükçü Yaşamlar'' dı. Burada Yaşamış olduğu Türk Toplumunun değerlerini sorguluyorlardı. Din, milliyetçilik ,otorite .Odanın kuralı kutsallık atfedilen bir şey olmadan yaşamaktı. Kurtuluş son zamanlarda bu Chat Odasına sıklıkla zaman ayırıyordu. Bir yandan da ailesinin böyle bir odaya zaman ayırdığını görmelerini istemiyorlardı. İçeeğini yanına almıştı. Paket olan Starbucks White Mocha 'sını içinden büyük bir titizlikle çıkardı ve ondan bir yudum aldı. Şekersiz içeçek'lerden hoşlanmıyordu onun için şekerli olan gıdaları tercih ediyordu.Defalarca titreşim yapması üzerine telefona baktı .Amcası onu tam dört kez aramıştı.''Eyvah '' dedi kendi kendine onları otogardan almayı unuttum eşyalarını hızla toparladı.Arabasına hızla koşmaya başladı.Uzak diyarlardan amcası ve kuzeni Türkiye'ye geliyordu.Amcası uzun yıllardır.Kırım 'da ailesiyle birlikte yaşıyordu .Eşi bir Kırımlıydı.Sovyet Rusyada baskı görmüştü göçe zorlanmış bir Halk'dı Kırım Türkleri .Amcasını aradı telefonu çalıyordu'' .Neredesin sen Kurtuluş kuzenin Hafsa uzun zamandır Otogarda seni bekliyor .Bu arada ben iş yoğunluğumdan dolayı sizlere katılamayacağım Kuzenin Baban ve Sana Emanet .Ona göz kulak olun''.Arabayı otogara doğru hızlıca sürmeye başladı.
+++
Otogarda yakınlarının gelmesini bekleyen onlarca insan gibi Hafsa da umutsuzluğa ve çaresizliğe en önemlisi Yorgunluğa kapılmıştı.Uzun zamandır görmediği ailesinin yakınlarını ziyerete geliyordu ama O bu ziyaretten hoşnutsuzdu.Bunun sebepleri vardı elbette .Birincisi tanımadığı insanlarlarla uzun zaman geçirmekten hoşlanmazdı. İkincisi Kırımda yaşıyorsan eğer Rusyadan ve soydaşın olan Türkiyeden hoşlanamayarak hayata başlarsın. Çünkü Kırım da öğretilen tarih anlayışına göre ülkeleri bu iki ülkenin hep baskısı altında kalmıştı. Saatine doğru baktı onu almaya gelen kuzeni yarım saat gecikmişti.Halkı da kendisine yabancı gördüğünden kimseyle konuşmak istemiyordu. Zaten böyleydi İnsan.Yalnızlığın ve ötekileştirilmesinin korkusu bir kez kalbe işledi mi çıkmak bilmiyordu. Uzaktaki kalabalığa doğru baktı.Ona yeşil gözlü kendisi yaşlarında bir gencin el salladığını gördü .Kuzeni O olmalıydı.Ona doğru ilerledi.Geç kaldığını yüzüne vurmak istemedi. Onun yerine el sıkıştı sarıldı ona.Babasının yakınlarının muhafazakar olduğunu öğrenmişti ama bu genç gayet kendisine göre modern beklediği kadar gerici bir adam değildi. Kurtuluş adını öyle duymuştu. Ona ismiyle Hitap Etti.Eve doğru yol almak üzere arabaya bindiler.İki Genç arabada anadolu tarihi hakkında konuşmak yerine ki bunu onunla konuşmak kurtuluşla konuşmak doğru olmazdı geri kalmış ülkelerdeki gençler ne kadar modern görünürlerse görünsünler toplumun sinir uçlarına dokunan konularda hassastılar. Onun yerine gündelik hayat ve basit şeylerden hava durumu gibi konuşmayı tercih ettiler. Bir süre sonra suskun kaldılar.Hafsa iki kıtayı ayıran köprüyü gördüğünde köprününn güzelliği onu şaşırtmadı .Aile yakınlarının yaşadığı ülke ilgili olarak pek çok araştırma yapmıştı. İstanbul müthiş görselliği yaşantısı ile göz kamaştıran bir şehirdi.Karanlık tarihinin yanı sıra.Ne çok medeniyet bu topraklarda yaşamış ve asimile olmuşlardı !Kurtuluş eve vardıklarında arabayı durdurdu. Hafsa' nın bedenini bir heyecan sardı yeni insanlarla tanışacakları zaman hep yüreğini bir korku panik sarardı. Birbiri ardına sıralanan binalardan birine gireceklerdi doğa katliamı yapılarak inşa edilen bina üst oldukça fazla kata sahipti.Kurtuluş yavaşça mavi gözlü kıvırcık saçlı tam bir Türk kızı olan Hafsa'ya yol verdi.Hafsa yeni hayatına doğru adım atmaya ilerliyordu daha doğrusu iki hafta burada zaman geçirmek zorundaydı o kadar.Şehrin tüm ışıkları şehrin karanlık zulüm ve baskıyla dolu tarihini örtercesine yanıyordu.



Yorumlar
Yorum Gönder