Cahillikten mi Görgüsüzlükten mi ?
Coğrafyanın, kültürlerin, dinlerin ve eğitimin insan üzerinde çok büyük etkisi olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunun için toplum mühendisi olmamız gerekmez. Uluslararası mecralarda insanların konuşma tarzları, davranış biçimleri, giyim kuşamları hangi topluma ait olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Bugün bu yazıyı kaleme alırken yaşadığım örneklerle bu konuya yuzeysel sekilde ele almak istedim. Yazdıklarım tamamen şahsi tecrübelerim ve fikirlerimdir.
Türkiye toplumu ve Avrupa toplumun birkaç belirgin özelliklerini karşılaştırmak istedim. Buna şahit oldugum örnekler üzerinden ifade edeceğim. Çalıştığım kurumda dünyanın farklı ülkelerinden insanlarla konuşma ve kısa süreli etkileşim bulma şansı yakalıyorum istem dışı insanların davranışları konuştukları konular ve karakter yapıları gözünüze çarpıyor. Bunlardan Bana en ilginç geleni bizim Türkiye toplumu diyebilirim. Belki sürekli içinde olduğumuzdan dolayı ya da kıyaslama ortamı olmadığından fark etmemişiz balığın dünyayı akvaryumdan ibaret olduğunu bilmesi gibi . Biz toplum olarak kendimizi Kaf dağı'nın tepesinde görüyoruz . İçi boş bir ego ve üstün görme hastalığına sahibiz. Sanki dünya medeniyetini biz kurmuş, uzay teknolojisine yön veriyor, eğitimde dünyaya rol model olmuş, sanat ve edebiyatta çığır açmış gibi bir havamız var. Bu değerlere sahip olan toplumlara baktiginizda bizdeki kadar egolu değiller . Bu durumun muhakkak ki sosyologlar ve bilimle bir açıklaması vardır. Bu kismi uzmanlara birakiyorum.
Mesela bizler kendimizi tanıtmadan önce mesleğimizi ya da bizi üstün gösterecek farklı değerleri öne sureriz yani toplum içindeki ait oldugumuz sınıfı bir şekilde insanlara gösterme gereğini duyuyoruz. Asıl bizi biz yapan gerçek karakterimizi hiçbir zaman davranışlarımızla ve sözlerimizle göstermiyoruz.
Daha geçenlerde başımdan geçen bir olayı size aktarayım çalıştığım iş yerine bir Türk çift Sinovak aşısı olduğundan dolayı ülke kuralları gereği bu aşının kabul edilemeyeceğini ve işleminin yapılamayacağını ifade ettikten sonra kişinin önce bürokrat olduğunu ve bunu bastırarak söylemesi ve mesleğinden dolayı ayrıcalık istemesi aslında geldiği toplumun ahlak değerlerini en güzel yansıma şekli diyebilirim. Öte taraftan aynı kurallar 200'den fazla insana sorulmuş ve hiçbir şekilde meslek ve toplum içindeki sınıfını gösterecek herhangi bir davranış ve söz ile belirtilmemiştir. Bizler toplum içinde kendimizi kabul ettirmek için maddi gücümüzü, mesleklerimizi çevremizdeki insanlara söyleme gereksinimini duyarız çünkü karakter ve bilgi olarak yetersiz olduğumuzdan dolayı bu türlü doneler bizi toplum içinde yer edinmemize yardımcı oluyor. Bu söylemler Türkiye içinde her ne kadar kabul görülse de Avrupa toplumunda trajikomik ve gülünç bir duruma sebebiyet veriyor .Çünkü Avrupalılar çok mecbur kalmadıkça bu tür şeyleri ifade etmekten sakınırlar, bilgileri, kültürleri, düşünce tarzları, mesleklerinden, maddi durumlarından daha önemli olduğunu bilirler. Güzel uyanışlara ve daha aydın ve egitimli yarınlara…
Dostoyevski nin dedigi gibi “Herkes zayıflığıyla gösteriş yapar. “



Yorumlar
Yorum Gönder