DOKTRİNSEL GELİŞMELER VE YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA BOŞANMA SEBEPLERİ

DOKTRİNSEL GELİŞMELER 

Türk Medeni Kanununun  161-165 nci maddeleri arasında düzenlenen boşanma sebepleri hakkında ilk genel ayrımı Prof. Dr .Turgut Akıntürk yapmıştı. Ona göre boşanma sebepleri sırasıyla ,evlilik birliğinin sarsılması ,eşlerin anlaşması ,ortak hayatın yeniden kurulamaması genel boşanma sebepleriyken zina ,hayata kast pek kötü ve onur kırıcı davranış ,suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme,terk akıl hastalığı ise özel boşanma sebeplerini oluşturmaktaydı 


.Bunun dışında genel boşanma sebepleri nispi ve bazı özel boşanma sebepleri ise mutlaktılar .Prof.Dr.Selahattin Sulhi Tekinay kursüsü ise boşanma sebeplerinin böyle bir ayrıma tabi tutulmasının saçma ve uygulamada kabul görmediğini savunmaktaydı .Onlara göre tek bir boşanma sebebi verdi bu da diğer boşanma sebeplerinin kaynağı olan evlilik birliğinin sarsılmasıydı .Zaman içinde Turgut Akıntürk 'ün görüşü ağırlık kazandı ve doktrinde kabul gördü.

1-Genel Boşanma Sebepleri

Türk Medeni Kanununun 166 ncı maddesine göre '' Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.''

Madde önce evlilik birliğinin sarsılmasının en olduğunu açıklamış daha sonra evlilik birliğinin sarılmasının reddi halinde ortak hayatın yeniden kurulması sebebine gidilmesi gerektiğini ifade etmektedir.Bu maddeye göre yine evlilik birliğinin sarsılmasında aranan  iki şart şunlardır ''Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açabilmek için aranan şartlar;

– Evlilik birliği, eşlerin ortak hayata devam etmesine engel teşkil edecek miktarda sarsılmış olmalıdır.

– Bu sarsılma sebebiyle; eşler arasında ortak hayat, yeniden kurulamamış olmalıdır.''

Ayrıyeten evlilik birliğinin sarsılması takdiri ve genel torba bir sebeptir . Diğer tüm özel boşanma sebeplerini bünyesinde barındırır. Ayrıyeten kusurlu olmayan eş dahi evlilik birliğinin sarsılmasına dayalı boşanma davası açabilir. Ortak Hayatın yeniden kurulamaması suretiyle dava açılması yararımıza ve emredici bir düzenlemedir. Peki  nedir bu sebep birazda onu açıklayalım .

Türk Medeni Kanunun evlilik birliğinin sarsılmasındaki maddenin son fıkrasında '' Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.'' olarak düzenlenen ortak hayatın yeniden kurulamamasının şartları şu şekildedir .''Boşanma davasının reddedilmiş olması .Boşanma davasının reddedilmesi üzerinden en az 3 yıl geçmiş olması Dava konusunda olduğu gibi ortak hayatın yeniden kurulamamış olması.

2.Özel Boşanma Sebepleri

'' Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.Affeden tarafın dava hakkı yoktur.'' (TMK 161/Zina)

Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.(TMK 162 /Hayata Kast ve Pek Kötü Muamele)

Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.(TMK163/ Haysiyetsiz Hayat Sürme)

Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.

Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.(TMK 164/Terk)

Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.(TMK 165/Akıl Hastalığı)

Özel boşanma sebeplerinin genel boşanma sebeplerinden ayrılan farkının spesifik olmalarını söylemiştik.Yukarıda tek tek tanımlarını içeren kanun maddelerine yer verilmiştir .Bir hukukçuyu ve hukuka inanan bir insanı diğerlerinden ayırt eden fark bu maddeleri ezberlemek değildir. Bunları karşılaştırmak aralarındaki farkı görebilmek muhakeme edebilmektir. Zina mutlak bir boşanma sebebiyken haysiyetsiz hayat sürmek nispi bir  boşanma sebebidir. Hakim önüne sürülen iddialarda haysiyetsiz hayat sürmenin var olup olmadığını ayrıca araştıracaktır. Akıl hastalığı ve zina arasındaki fark zina direk mutlak bir boşanma sebebiyken akıl hastalığı çekilmez hale gelmesinin varlığı arandığı için nispi bir boşanma sebebidir.Terk ise eşlere ikinci bir şans tanınması gibidir.

YARGITAY KARARLARI

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarılmasına Örnek ;Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda; bağımsız konut teminine yanaşmayan, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine tepkisiz kalan, eşine şiddet uygulayan, hakaret eden davalı-karşı davacı (koca) yanında, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacı-karşı davalı (kadın)’ın da eşine hakaret ettiği, birlik görevlerini yerine getirmediği ve kayınvalidesine beddua ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı (kadın) az da olsa kusurlu olup, evliliğin devamında davacı-karşı davalı (kadın) bakımından korunmaya değer bir yararın kalmadığı, bu haliyle kocanın davası yönünden Türk Medeni Kanununun koşullarının oluştuğu” anlaşılmaktadır. O halde, davalı-karşı davacı (koca)’nın davasının da kabulü ile boşanmaya ( md. 166/2) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile kocanın davasının reddi doğru bulunmamıştır (Yargıtay 2. HD - Karar: 2014/20

Zinaya örnek ; Dava, münhasıran Türk Medeni Kanununun dayanan zina hukuki sebebine dayalı boşanma talebidir. Buna göre, dava hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer (TMK. md. 161/2). Davacı kocanın, eşinin bir başka erkekle zina ettiğini Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/304 esas, 2010/134 karar sayılı dosyasının 15.09.2009 tarihli duruşmasında öğrendiği, zina nedeniyle boşanma davasını 01.04.2010 tarihinde açtığı, bu durumda davanın yasada öngörülen altı aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davasının münhasıran zina sebebine (TMK. m. 161) dayalı olarak açıldığı konusunda bir çekişme de bulunmamaktadır. Durum böyleyken, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde boşanma kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. HD- Karar: 2014/20613).

Haysiyetsiz Hayat Sürmeye Örnek ;Davacı, suç işleme ve haysiyetsiz yaşam sürme nedeniyle boşanma davası açmıştır. Mahkeme tarafından davacının davasının kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay; açılan davada, yargılama ve delillerin toplanması aşamasında davalının işlemiş olduğu suçun evlendikten sonra değil, evlilik öncesi işlendiğini tespit ettiğinden bozma kararı vermiştir. Söz konusu olan özel boşanma sebebini açmak için şartlardan birisi suçun evlilik tarihinden sonraki bir tarihte işlenmesi ve işlenen suç nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesi gerekmektedir. Bu nedenlerle bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/20524 Esas, 2018/8173 Karar)

Akıl Hastalığına Örnek ; Dosyadaki belgelerden, davalı kadının akıl hastası olduğu ve kısıtlandığı anlaşılmaktadır. Akıl hastalığı hukuki sebebine dayalı bir dava bulunmamaktadır (TMK m. 165). Akıl hastası olan kadının hareketleri iradi olmadığından, kendisine kusur yüklenemez. Bu sebeple Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine dayalı "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" hukuki sebebine dayanılarak boşanmaya kaçar verilemez. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru görülmemiştir. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.

SONUÇ

Görüldüğü üzere Boşanma Hukuku çok çeşitli sebeplere dayanan bir hukuk dalı olan Aile Hukukunun parçasıdır .Boşanma hukuku da sebepsiz düşünülemez. Bu sebepleri ve yukarıda yazılan bilgileri ( kanun metinleri ,içtihatları doktrin yazarın görüşleri) ezberlemek hukuksal problemleri çözmede etkin olmaz. Onun yerine makalede verilen ana düşünceyi algılamak gereklidir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar