UYGULAMAYA YÖNELİK FARAZI OLAYLAR ÜZERİNDEN ÇÖZÜMLER

YARGITAY KARARLARI İLE AVUKATA HACİZ SIRASINDA DİRENME SUÇUNDA AÇILABİLECEK TAZMİNAT DAVASI

Türk Ceza Kanununun 256 /2 Görevli Memura Mukavemet (Direnme )Suçunu düzenlemektedir. Polis size ceza yazarken görevini yapmasını engellemek isterseniz bu suç oluşur.Peki bir Avukata karşı da haciz sırasında yapılan direnme bu suça vucüt verir mi ?


Cevabımız evet olacaktır.Mallarınızın el konulduğu sırada bu kararı beğenmediniz ve avukata şiddet uyguladınız bu suç vucüt bulacaktır.Avukat kamu görevlisi sıfatıyla görev yapmaktadır bu sebepten siz de o esnada görevli memura direnmiş oldunuz. Geldiğimiz bu noktaya kadar hukukçuluk vasfını gerektirecek bir konu yoktur.Peki ya Avukat size manevi tazminat davası açmak isterse ne yapacaktır ?İşte Hukukçuluk burada başlar Avukat Türk Borçlar Kanunun 56  ncı maddesine gidecektir.

Kanun der ki '' MADDE 56- Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.''Avukat diyecektir ki bu saldırı sonucunda vucudum bedensel bütünlüğüm zarar gördü bende zarar veren bu şahsa karşı borçlar Kanununa dayalı manevi tazminat davası açmak istiyorum.Sadece bunu demekle de kalmamalı bir Yargıtay Kararı bulmalıdır.


Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 15.06.2002 tarih ve 3834 esas, 5890 sayılı kararında; “davalının davacı için kişilik haklarına saldırı teşkil edecek biçimde sözler kullandığı açıktır. Bu sözlerin …hüküm altına alınacak tazminat miktarının belirlenmesinde etkili olacağı” hususları vurgulanarak, hakaret içerikli sözler nedeni ile manevi tazminat şartlarının doğacağını açıkça ifade etmiştir.İşte hukukçunun bulması gereken Emsal Karar tam olarak budur.

İŞÇİLİK ALACAKLARINDA BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ HALİNDE GİDİLMESİ GEREKEN ÇÖZÜM
İşçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklar daha çok İş Hukukunun konusunu oluşturmaktadır.Örneğin bir İşyerinde çalışan işçinin işten ayrıldığını bu ayrılışından ötürü işverenini suçladığını arabuluculuk yolundan bir çözüme ulaşamadığını varsayalım.Bu olayda işveren olsaydınız ne yapardınız ?İşçnin yığınla tanık beyanı var fazladan çalıştırıldığını az ücret aldığını iddia ediyor ve mahkemede bilirkişiye bir rapor hazırlattırıyor sonuç olarak bilirkişi taraflı bir rapor hazırladı ve işçi lehine yorumu yanlış yorumladı hukukçu olarak da işvereni savunuyoruz diyelim ne yapmalıyız ?Yargıtay Kararlarına göre '' 9. Hukuk Dairesi         2016/27900 E.  ,  2020/12464 Fazla çalışma yaptığını ispat yükü işçide, ödendiğini ispat yükü ise işveren üzerindedir. İspat konusunda en önemli deliller yazılı belgelerdir. Kayıtlara itibar asıl olup her bir kaydın gerçeği göstermediği ispatlandığı taktirde bu belgeler delil değerini kaybedebilir. 

Yazılı belge genellikle bulunmadığından ve fazla çalışma olgusu fiili bir durum olduğundan tanıkla da ispatlanması mümkündür. Tanıkla menfaat birliği yani husumet olgusu tanığın itibar değerini azaltmaktadır. Bu durumlarda salt husumetli tanık beyanları ile sonuca gidilmemesi, fazla çalışma yapıldığına dair davalı beyanı, davalı tanığı beyanı, yazılı belgeler gibi yan delilleri aramaktadır.''Özetle Yargıtay fazla çalışma sürelerinde gerçeği yansıtmaması durumlarında yan delillere ihtiyaç duymaktadır.İşveren o halde demelidir ki tanık beyanları takdiri delil asıl delil değil ve Yargıtay Kararı burada.Derse ki mahkeme işçi lehine yorum yapıyoruz işveren demeli ki işçi lehine yorum her defasında işçi yararına olan hususlarda konuşmak değil.Yargıtay Kararlarına göre  '' İşçi yararına yorum ilkesi sadece mevzuatta açıklık olmaması halinde uygulanabilir. Mevzuatın yeterince açık ve net olduğu bir durumda, işçi lehine hak etmediği tazminat kalemlerine hükmedilmesi mümkün değildir. Hiç kimse hak ettiğinden fazlasını alamaz. Hukuk kuralları haksız kazanç elde etme çabalarını koruyacak nitelikte değildir.''

SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN SİYASİLERE EDİLEN HAKARET SUÇLARINDA NASIL ÇÖZÜME ULAŞILABİLECEĞİ  HAKKINDA
Bir siyasiye hakaretten soruşturma açılan kişi olarak kendinizi savunmak istiyordunuz bu durumda ne Yapardınız ?Cevap basit Aihm'in temel içtihatları ,hakaret suçundaki kanun boşlukları olası kast üzerine bir savunma ve birazda hukuk felsefesi.AİHM İçtihatlarına göre ifade özgürlüğü sadece düşünce açıklamalarını korumaz bununla birlikte toplumu korkuya ve endişeye sürükleyebilecek her türlü açıklamaları kapsar.göre ''Tarihin en gelişmiş toplumlarından en gelilmemiş toplumlarına yönetenler kendilerini dokunulmaz zannetmişler adeta bir zırh kuşanır gibi kendilerini savunmuşlardır.Totaliter rejimlerde ise kendilerini savunmakla kalmayıp kendilerine yönelen eleştirel açıklamaları bu eleştiri sahiplerini yok etmeye düşman ceza hukukunu uygulamaya çalışmışlardır.''Örneğin ;Nazi Almanyası.

 Kanun maddesinden alıntı yaparsak '' Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (1) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekirFiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.''

Biraz da haksız tahrik üzerinden de gidebilirsiniz veya hakaret ettiği kişi kamu görevlisiyse kamu görevlisi niteliğinden dolayı hakaret edilmediği şeklinde bu savunmada yapılabilir.Şüphelinin doğruyu söyleme yükümlülüğü altında olmadığı da bir gerçektir.Tüm bunlar savunmanın argümanlarını oluşturmalıdır.

Yorumlar

Popüler Yayınlar