Sicilya Palermo


Hayattaki en güzel şeyler en beklenmedik anlarda ansızın kapımıza gelen sürprizlerdir.

Sürprizleri kim sevmez ki. Bu bazen sevgiliden bir mesaj, dosttan güzel bir söz ya da beklemediğin anda gelen bir telefon.

 Hayatımıza güzellik katan bu sürprizler, bizi hayata karşı bir nebzede olsa mutluluk nidaları atmamıza vesile oluyor.  

            Sanırım hepimize sorulsa hayatta yapmak istediklerimiz nedir diye? Çoğumuzun cevabı dünyayı gezip farklı insanlarla, kültürlerle tanışmak, yemekleri, doğal güzelliklerini görmek olur. Bu düşünce az da olsa insan ruhunun tatminsizliğine bir miktar dinginlik veriyor.

Ve bence yeryüzünün bütün güzellikleri insanlığındır ve herkesin hakkıdır, gidip görmek, gezmek ve hissetmek.

            

Sizi İtalya’nın Sicilya adasında geçirdiğim birkaç günün akabinde gördüklerim güzellikleri paylaşmak istiyorum. Bir gün yolunuz olurda düşerse bu ilginç adaya birkaç ön bilgi işinize çok yarar diye düşünüyorum.



Yaşadığım Ljubljana şehri maalesef çok güneş görmeyen kendine özgü bir havası olan çoğu insan tarafından bilmeyen küçük bir Avrupa şehridir.

             Aranızda Paulo Coelho’nun “Veronika Ölmek İstiyor” kitabını okuyan varsa az çok şehri kafasında canlandıra bilir.

 

Neyse yine havanın kapalı olduğu bir günde barok döneminde kalan bir kilisenin karşısında kahvemi yudumlarken telefonum çalındı. Çok sevdiğim bir çift olan Kadir ve Günay dostları bana Sicilya adasının başkenti olan Palermo ya uygun bilet bulduklarını ve bu buhranlı havadan birkaç günlüğüne de olsa uzaklaşmanın iyi olacağını söyledikten sonra hiç düşünmeden tamam dedim. Ben güzelliklerin, böyle ansızın gelişen olaylardan saklı olduğuna hep inanırım o yüzden evet demek için çok düşünmem. Ve bugüne kadar hiç te haksız çıkmadım.

 

Sağ olsun Günay birkaç saat sonra bilet işlerini halletti. Bizde şehrin merkezine yakın bir otel ayarlamaya koyulduk. Geriye sadece beklemek kaldı. Bir haftamız vardı ben o arada detaylı bir araştırmaya koyuldum ada hakkında karşıma çok ilginç bilgiler çıktı. Çıkan bilgiler beni daha da heyecanlandırmıştı.

Bu arada böyle kısa anlattım ama olayın tam olarak süreci böyle gelişti zaten ne demiştik anlık yaşanan olaylar daha önceden ayarlanmış planlardan çok daha heyecan vericidir.

 

Uçuş gününü resmen iple çekiyordum neyse ki sayılı gün tez geçer. Uçuşumuz nihayet gelip çatmıştı. Çantalar hazırlanmış, gezi planı yapılmış geriye sadece uçağın kalkması kalmıştı.

Nihayet dakikalar sonra bulutların üstünde İtalya çizmesini en güzel haliyle görüyorduk.


 

 


Ve karşımızda Sicilya adasının başkenti Palermo, güneş ışınları size resmen hoş geldiniz diyor bu 2700 yıllık şehre. Havanın güzelliği bizi resmen kendimizden geçiriyor. Açıkçası kendimi açık hava müzesinde hissetmedim de değil




Şehrin merkezine doğru gittiğimizde tarihin derin ve gizemli izlerini her sokak başında görebiliyorsunuz. Bu şehir kimlere ev sahipliği yapmamış ki, bizi de hoş bir karşılamayla kendisine âşık etmişti zaten.

     

Bu muazzam şehrin kurucuları Fenikeliler diye biliriz daha sonra Antik Yunanlar tarafından Panormus olarak isimlendiriliyor (anlamı 'bütün limanmış).

 Şehir daha sonra Roma Cumhuriyeti, Bizans İmparatorluğu ve kısa bir dönemde Arap yönetiminin altına girmiştir.

Norman istilasınındın sonra, Palermo 1130 dan 1816 tarihine kadar yeni bir krallık olan Sicilya Krallığı'nın başşehri olmuş.

            Zaten gezdiğinizde her yerde bu medeniyetlerin izlerini çok rahat görebiliyorsunuz.





Adanın bir diğer özelliği de isminin mafya ile bilinmesidir.

Çoğunuzun “ God Father” filminden de bildiği gibi adanın mafya geçmişi sizi birazcık endişelendiriyor.  O yüzden fotoğraf çekerken dikkat etmenizde fayda var.

Maalesef biz fotoğraf çekerken az da olsa tatsız bir duruma maruz kaldık.

 Ve bu kelimede çok hoş karşılanmıyor. O sebepten ötürü kullanmazsanız daha iyi olur.









Söz konusu farklı mutfaklara gelince bizler çok daha seçici oluyoruz çünkü Anadolu kültürünün getirdiği en büyük zenginliklerden bir tanesi de mutfak kültürüdür. Ve sanırım Avrupa 'da bizim damak tadına en yakın mutfak İtalyan mutfağı diye bilirim.

   Sicilyanın zengin kültürü de İtalyan mutfağıyla birleşince ortaya güzel tatlar çıkıyor. Bnunların en başında ARANCINI, CANNOLI, CASTELVETRANO ZEYTİNİ, CATANIA MAKARNASI, SARDE A BECCAFICCO gibi enfes tatlardır.

Giderseniz kesinlikle tadın.


CannolCCannoliannCannolioli

Cannoli
Arancini



Pasta alla Norma





Ve kesinlikle Mondello sahilinde denizin,kumun ve manzaranın tadını çıkarmayı unutmayın.

 



Yorumlar

Popüler Yayınlar