ANAYASA MAHKEMESİNİN BİREYSEL BAŞVURU KARARLARININ İDARİ YARGIYA OLAN ETKİ VE SONUÇLARI

Anayasa mahkemesinin bireysel başvuru kararlarının idari yargıya etkisi ,örneğin adil yargılanma hakkı ihlali ,mülkiyet hakkı ihlali yaşam hakkı ihlali şeklinde olabilmektedir. Bir çok örnekle görülebilen bu bireysel başvuru kararları ister istemez idari yargıyı etkilemektedir. Okuyacak olduğunuz bu makale tüm bu bireysel başvuru kararlarının idari yargıya olan etki ve sonuçlarını konu almaktadır. İdari makamlar bireylerin anayasal haklarını ihlal edebilmekte bu durum idari yargıya ve hatta bireysel başvuru kararlarına taşınmaktadır. Bireysel başvuru kararları idari yargıyla etkileşim içindedir.


Bireysel başvuru, temel hak ve özgürlükleri kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edilen bireylerin diğer başvuru yollarını tükettikten sonra başvurdukları istisnai ve ikincil nitelikte bir hak arama yolu olarak tanımlanabilir. Bireysel başvuru, Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu Protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlalinden dolayı mağdur olduğunu iddia eden kişiler tarafından yapılabilir. Örneğin yaşama hakkı, işkence ve eziyet yasağı, zorla çalıştırma yasağı, kişi hürriyeti ve güvenliği, hak arama hürriyeti, suç ve cezaların kanuniliği, özel hayata, aile hayatına, konut ve haberleşmeye saygı, düşünce, din ve vicdan hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, toplantı ve örgütlenme hürriyeti, mülkiyet hakkı, serbest seçim hakkı, temel hak ve hürriyetlerin korunması, eğitim ve öğretim hakkı ve ödevi, eşitlik ve etkili başvuru hakkı bu kapsamda sayılabilecek haklardandır.

Anayasa Mahkemesine 23 Eylül 2012’den 24 Mart 2016 tarihine kadar olan üç yıl altı aylık dönemde toplam 57.876 bireysel başvuru yapılmış olup bu başvuruların 16.044’ü idari yargı yolundan geçen davalarla ilgili başvurulardır. Görüldüğü üzere bu başvurular toplam başvuruların dörtte birinden fazladır.Bu süreçte idari yargıya ilişkin başvurulardan 9.900’ü sonuçlandırılmıştır. Sonuçlandırılan bu başvurularda doğrudan idari yargıdan kaynaklanan ve en az bir anayasal hakkın ihlal edildiği sonucuna ulaşılan başvuru sayısı 241 olup bunun 177’si adil yargılanma hakkının ihlaline ilişkindir. Adil yargılanma hakkının ihlaliyle ilgili 177 kararın 83’ü makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle verilen ihlal kararlarıdır. Yeni yayınlanan istatistikten hareket edilirse karara bağlanan bireysel başvuru sayısı 137.063’dür. İhlal edildiği iddia edilen haklara göre bireysel başvuruların dağılımında 161.173 adet ile Adil Yargılanma Hakkı %65’ini oluşturmaktadır. Adil yargılanma hakkının da, ihlal kararları bakımından % 81’ini makul sürede yargılanma hakkı oluşturmaktadır.

İlker Başer ve Diğerleri 

Başvuru No :2013/1943,9/9/2015

Anahtar Kavramlar : Yaşam hakkı , yaşamı maddi ve manevi varlığı koruma yükümlülüğü ,pozitif yükümlülük ,usul yükümlülüğü , makul süre ,tam yrgı davası tazminat davası ,hizmet kusuru ,tıbbi müdahele ,ıslah.

İlgili mevzuat : Anayasa ‘nın 17.,36.,40.,125, maddeleri .Sözleşme’nin 2.,6.maddeleri .2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13. Ve 16.Maddeleri .6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 49.Maddesi .

Konu : Hamilelik döneminde bebeğin hastalığının  tespit edilememesi nedeniyle yaşamı ve maddi ve manevi varlığı koruma yükümlülüğünün ihlal edildiği iddiaları hakkındadır.

Yaman Akdeniz ve Diğerleri

Başvuru No : 2014/3986,2/4/2014

Anahtar Kavramlar :Twitter.com kararı ,yargı kararlarının uygulanması ,internet erişimi ,Telekomünikasyon İletişim Bakanlığı (TİB),koruma tedbiri. 

İlgili Mevzuat :Anayasa’nın 13.,26., ve 138.maddeleri .2577 sayılı internet Ortamında Yapılan Yayınların  düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi Hakkında Kanunun 9.Maddesi 

Konu :TİB tarafından uygulanan  erişimin engellenmesi kararı yalnızca bu engellemeye dayanak gösterilen ve URL bazlı verilen  kararların muhataplarını değil, twitter .com ağından faydalanan tüm kullanıcıların ifade hürriyetine yönelik ağır müdahele niteliğinde olduğundan ve hukuki dayanağı bulunmadığından Anayasanın 26.maddesinde korunan ifade özgürlüğü hakkındadır.

Reis otomotiv Ticaret ve Sanayi A.Ş başvurusu (2015/6728,1.2.2018) üzerine verilen kararda Vergi uygulamalarında aynı sektörde vergi incelemesine tabi tutulan şirketlere farklı uygulamalarda bulunulması mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlali sayılmıştır  Karşı oyda AİHM genel ilkelerinden ayrıldığı görüşü açıklanmaktadır.

Ayla Akat Başvurusu (2014/221 ,30.11.2017) kararında ,Anayasa Mahkemesi sorumlu kolluk görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesi hususunda kararı kesin olan Bölge idare mahkemesi kararı hemen sonrasında bireysel başvuru süresinin başlayacağı ,bu karar üzerine ,başvurulan Cumhuriyet Savcılığının incelemeye yer olmadığı kararına karşı Ağır ceza mahkemesine itirazın yeni bir süre başlatmayacağına karar verilmiştir. Karşı oyda ‘’Mahkememizin süre başlangıcını öne alan yorumu mevcut hukuk kurallarına göre itiraz sonucunu bekleyen başvurucuları yanıltıcı bir işlev görecektir.’’ Gerekçesi dikkat çekici olup aslında amacı esas alıp çözüm geliştirme yaklaşımını göstermektedir.

Ramazan Tosun başvurusunda (2012/998 ,7.11.2013) ve aynı yönde Kamil Koç başvurusunda (2012/660,7.11.2013) vekalet ücreti bakımından  orantılılık testi  yapılmaksızın başvurucu aleyhine  hükmedilen vekalet ücretinin mahkemeye erişim hakkına müdahele  niteliğinde olmadığı ve başvurunun açıkça dayanaktan  yoksun olduğu yönündeki çoğunluk kararına  katılmadığını beyan eden ‘’ Karşı Oy ‘’,özellikle idari davalarda daha ileri giderek     gerçekten idare lehine bir vekalet ücreti gerekir mi tartışmasını da mümkün kılmaktadır. Bu konu , karşı oylarla artık iç hukuk gündemimize girmiştir ve mutlaka yeni bir yaklaşımın sonuçlarına yol açacaktır.

İsmail Akçayoğlu başvurusu (2014/1950, 13.9.2017) kararında “Olayda başvurucunun mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden işyeri tahsisinin iptaline ilişkin işleme karşı sadece iptal davası açtığı, buna karşılık işlem dolayısıyla oluştuğu öne sürülen zararın tazminine yönelik tam yargı davası açmadığı görülmektedir. İdari işleme karşı açılan davanın reddedilmiş olması, söz konusu idari işlemden doğan zararın tazmini istemiyle açılan davanın da olumsuz sonuçlanacağı anlamına gelmemektedir. Aksine idare hukukuna göre işlem hukuk uygun olsa bile işlemden doğan zararların idarece karşılanması gerektiği durumlar söz konusu olabilmektedir.” denilerek başvuru yollarının tüketilmemiş olduğuna karar verilmiştir. Bu mümkün ama genel olarak düşünülen bir yaklaşım değildir. Karşı oyda, “... başvurucunun yargı sistemindeki mevcut tüm yargı yollarını tüketmesini beklemek bireysel başvurunun amacı ve niteliğiyle uyuşmamaktadır. Başvurucu, tahsisin iptaline ilişkin işleme karşı iptal davası açmış ve bu yolu tüketmiştir. Bu nedenle başvurunun kabul edilebilir olduğu düşüncesine varılmıştır” denilmektedir.

 Emre Çalıkoğlu, B. No:2013/4686, 4/11/2015 

Anahtar Kavramlar: İşkence, tam yargı davası, dava açma süresinin yorumlanması, eylemin idariliği, öngörülebilirlik.

 İlgili Mevzuat: Anayasa’nın 2., 13., 36., 40. maddeleri. Sözleşme’nin 6. maddesi. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7., 9., 13., 14., 15. maddeleri.

Konu: Dava açma süresinin hesaplanmasında, işkence fiilinin işlendiği tespit edilen tarih esas alınarak Danıştay içtihatlarında istikrarlı olarak vurgulanan “eylemin idariliğinin ve doğurduğu zararın ortaya çıktığı tarih” bakımından davanın süre yönünden kabul edilebilir olup olmadığının değerlendirilmemesi, başka bir ifadeyle işkence eyleminin idariliğinin ve doğurduğu zararın ortaya çıkışının, ceza yargılamasını sonuçlandıran nihai kararın kesinleştiği tarihte gerçekleşebileceğinin tartışılmamasının mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğine ilişkindir.

Adalet Mehtap Buluryer, B. No: 2013/5447, 16/10/2014 349

Anahtar Kavramlar: Sendika, sendikaya üye olma özgürlüğü, sosyal denge ödemesi, Sözleşme’nin ve AİHM içtihadının yargı mercilerince dikkate alınmaması.

İlgili Mevzuat: Anayasa’nın 13., 36., 51., 53., 55., 90. maddeleri. Sözleşme’nin 6., 11. maddeleri. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10., 12., 32. maddeleri. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 22. maddesi. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 2., 14., 19., 28. maddeleri. 

Konu: Uluslararası sözleşmeler ve AİHM kararları dikkate alındığında, kamu görevlileri tarafından kurulan sendikalara, üyelerinin çıkarlarını korumak amacıyla toplu görüşme ve toplu sözleşme yapma hakkı verildiği, somut olayda da Sendika ile Belediye arasında “Sosyal Yardım Sözleşmesi” yapıldığı halde, Mahkemece bu hususlar değerlendirilmemiş, anılan sözleşme ve bu sözleşmenin geçerliliği tartışılmamış, sözleşmedeki hükümlere değinilmemiş, başvurucunun iddiaları ve davalı Belediyenin savunmaları tartışılmamış, sadece Anayasa ve ilgili kanunlar göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmiştir. Adil yargılanma hakkı açısından, başvurucunun sunduğu tüm deliller, Belediye tarafından yapılan savunma ve “Sosyal Yardım Değerlendirme Yönergesi”, Sendika ile Belediye arasındaki sözleşme hükümleri, Belediye tarafından başvurucuya ödeme yapılmamasının temel gerekçesi tartışılarak, Sendika ile Belediye arasında sosyal yardım sözleşmeleri yapılabileceği de kabul edilmek suretiyle, tüm deliller değerlendirilerek karar verilmesi gerekir. Mahkemece, bu hususlar değerlendirilmeksizin ve tartışılmaksızın davanın reddine karar verildiği, dolayısıyla, yargılamanın tümü ve sonucu bakımından adil ve hakkaniyete uygun bir yargılama yapılmadığı hakkındadır.

43. Elif Mutlu ve Ferhat Mutlu, B. No: 2013/3711, 7/1/2016695

Anahtar Kavramlar: İntihar, yaşam hakkı, yaşamı ve maddi ve manevi varlığı koruma yükümlülüğü, usul yükümlülüğü, pozitif yükümlülük, tam yargı davası, tazminat davası, ıslah, makul süre. 

İlgili Mevzuat: Anayasa’nın 17., 36., 40. maddeleri. Sözleşme’nin 2., 6. maddeleri. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13., 16., maddeleri. 

Konu: Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğüne ait bir yetiştirme yurdunda idarenin hizmet kusuru nedeniyle yaşanan intihar nedeniyle açılan adil yargılanma ve yaşam haklarının ihlal edildiği hakkındadır.

54. Türkiye İş Bankası A. Ş., B. No: 2014/6192, 12/11/2014935

(Benzer yönde; Türkiye İş Bankası A. Ş.(2), B. No: 2014/6193, 15/10/2015).

Anahtar Kavramlar: Vergi, vergi incelemesi, vergi ziyaı cezası, vergi tarhiyatı, gelir vergisi, damga vergisi, ücret gelirlerinin vergilendirilmesi, verginin kanuniliği, vergi kesintisi, belirlilik, öngörülebilirlik, verginin belirli ve öngörülebilir olması, munzam sandık vakfı.

 İlgili Mevzuat: Anayasa’nın 13., 35., 73. maddeleri. Sözleşme’nin Ek 1 Nolu 

Protokolü’nün 1. maddesi. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30., 134., 341.344. maddeleri.193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 1., 23., 61., 63., 94., 96., 98. maddeleri. 506 sayılı mülga Sosyal Sigortalar Kanunu’nun geçici 20. maddesi. Konu: Anayasa’nın 73. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan verginin kanuniliği ilkesi gereği kanuni düzeyde sağlanması gereken öngörülebilirliğin sağlanamadığı, kanun hükümlerindeki öngörülemezliğin kanun altı idari uygulamalar ve düzenlemeler veya yargısal içtihatlarla giderilemediği, bu durumda başvurucu tarafından 2007 yılında Munzam Sandık Vakfına ödenen katkı paylarının ücret sayılarak vergilendirilmesine ilişkin işlemlerin, öngörülebilir kanuni dayanağının bulunmadığından mülkiyet hakkının ihlal edildiği hakkındadır.

TAYFUN CENGİZ BAŞVURUSU(Başvuru Numarası: 2013/8463)Karar Tarihi: 18/9/2014R.G. Tarih-Sayı: 4/12/2014-29195

Başvurucu, üyesi olduğu sendikanın tüm Türkiye’de yaptığı göreve gelmeme çağrısına katılarak görevine gelmediğini, ancak mazeretsiz olarak göreve gelmediği gerekçesiyle uyarma cezası verildiğini, sendikal faaliyetlere katılması nedeniyle ceza verilmesinin Anayasa’nın 10., 36., 40. ve 90. maddeleri ile toplantı ve örgütlenme özgürlüğüne ilişkin anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüş, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

Açıklanan nedenlerle;

A. Başvurunun, KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Sendika hakkına yapılan müdahale nedeniyle Anayasa’nın 51. maddesinin 

İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucunun tazminata ilişkin taleplerinin REDDİNE, 

D. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA 

ÖDENMESİNE,E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

F. Kararın bir örneğinin ilgili mahkemesine gönderilmesine,

18/9/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi

MAHMUT MANBAKİ BAŞVURUSU(Başvuru Numarası: 2012/731)Karar Tarihi: 15/10/2014R.G. Tarih-Sayı: 17/12/2014-29208

Başvurucu, mevzuata aykırı şekilde tütün satışı yapmasından ötürü verilen idari para cezasının kesinleşmesinden sonra lehe olarak yeniden düzenlenen ilgili kanun hükmünden yararlanmak amacıyla yaptığı başvurunun reddedildiğini, bu nedenle Anayasa’nın 38. maddesinde düzenlenen haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Açıklanan gerekçelerle;

A. Anayasa’nın 38. maddesinde güvence altına alınan “suçta ve cezada kanunilik ilkesi”nin ihlal edildiği yönündeki başvurunun KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrasının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilgili Mahkemeye gönderilmesine,

D. Başvurucu tarafından yapılan 172,50 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.672,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına 

başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme 

olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen 

süre için yasal faiz uygulanmasına,

15/10/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

RAMAZAN TOSUN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2012/998)

Karar Tarihi: 7/11/2013

Başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) uzman jandarma olarak görev yaparken resen emekliye sevk edilmesine dair işlemin iptali talebiyle açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) tarafından reddedilmesi ile anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Açıklanan nedenlerle;

A. Başsavcılık düşüncesinin tebliğ edilmemesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün ihlal edildiği yönündeki başvurunun, “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, OYBİRLİĞİYLE,

B. Başvurucu aleyhine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün ihlal edildiği yönündeki başvurunun, “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, Zühtü ARSLAN’ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Anayasa’nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin başvurunun KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA, OYBİRLİĞİYLE,

D. Anayasa’nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında güvence altına alınan masumiyet karinesinin İHLAL EDİLDİĞİNE, OYBİRLİĞİYLE,

E. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca 

ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilgili mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, OYBİRLİĞİYLE

F. Başvurucu tarafından yapılan 172,50 TL harç ve 2.640,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.812,50 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE, OYBİRLİĞİYLE,

G. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Hazinesine 

başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme 

olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen 

süre için yasal faiz uygulanmasına, OYBİRLİĞİYLE,

7/11/2013 tarihinde karar verildi.

TEVFİK TÜRKMEN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/9704)

Karar Tarihi: 3/3/2016

R.G. Tarih ve Sayı: 27/4/2016-29696

1. Başvuru, e-posta yazışmaları dikkate alınarak astsubay sözleşmesinin yenilenmemesi işlemi nedeniyle özel hayatın gizliliği hakkının ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

A. Başvurunun KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği 

hakkının ve 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE Burhan ÜSTÜN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Nuri NECİPOĞLU, Celal Mümtaz AKINCI ve 

M. Emin KUZ’un karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Kararın bir örneğinin özel hayatın gizliliği hakkının ve haberleşme hürriyetinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama 

yapılmak üzere Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Birinci Dairesine GÖNDERİLMESİNE OYBİRLİĞİYLE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

E. 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL 

yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE OYBİRLİĞİYLE,

F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen 

süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA OYBİRLİĞİYLE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE OYBİRLİĞİYLE

3/3/2016 tarihinde karar verildi.

SERAP TORTUK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/9660)

Karar Tarihi: 21/1/2015

R.G. Tarih- Sayı: 3/6/2015-29375

Başvurucu cinsel içerikli bazı görüntülerinin internette yayınlandığı duyumu üzerine hakkında başlatılan disiplin soruşturması neticesinde devlet memurluğundan çıkarma cezası almış olması nedeniyle Anayasa’nın 2., 13., 20., 21., 22., 36. ve 38. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, ihlalin tespitiyle yeniden yargılama yapılmasına, yeniden yargılama yapılmasına hükmedilmemesi durumunda uğradığı maddi ve manevi zararın tazminine karar verilmesini talep etmiştir.

A. Başvurucunun,

1. Anayasa’nın 20. maddesinin ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL 

EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği 

hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilgili Mahkemesine gönderilmesine,

C. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

D. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA 

ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen 

süre için yasal faiz uygulanmasına,

21/1/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

ULAŞTIĞIM SONUÇ

Anayasa da ve Aihs de tanımlanan haklardan dolayı insanlar bireysel başvuru yoluna gidebilmektedirler. Tüm bu veriler ve kararların bana anlattıkları ülkemizde ki mahkemelerin AYM ve AİHM  kararlarını gecikmeksizin uygulama zorunluluğu ve uygulamadıkları takdirde bireysel başvuru ve idari yargıya verdikleri zarar olmuştur. Bu durumun çözümü ülkemizin tanıdığı evrensel ilkelere ve yüksek mahkeme kararlarına koşulsuz şartsız uymasından geçmektedir.

KAYNAKLAR

https://www.anayasa.gov.tr/bireyselbasvuru/pdf/Kitaplar/Bireysel-Basvuruda-idari-Yarg%C4%B1ya-iliskin-Kararlar.pdf

https://ayam.anayasa.gov.tr/media/5854/aydin_gulan.pdf

https://www.bing.com/search?q=bireysel+başvuru++idari+yargı+kararları&qs=n&form=QBRE&sp=-1&pq=bireysel+başvuru+idari+yargı+kararları&sc=1-38&sk=&cvid=F1090D6377EC4C2DA7A673818159BED0&ntref=1

Türk İdari Yargılama Hukuku /Prof.Dr.Bahtiyar Yılmaz /Prof. Dr.Murat Sezginer /Prof.Dr.Cemil Kaya  6.Baskı Ekim 2021


Yorumlar

Popüler Yayınlar