Entelektüel

 


Zorlu, karmaşık ve içinden çıkılamayan durumlarda, bazen başkalarının fikirlerine ve tavsiyelerine ihtiyaç duyarız. Bu tür insanlar, olaylara farklı bakış açıları kazandırarak, bize yalnızca siyah ya da beyaz düşünmeyi değil, hayatın gri noktalarından da bakabilmeyi öğretirler. Böyle insanların varlığı büyük bir zenginliktir; topluma değer katarlar ve toplumun gelişiminde önemli bir rol oynarlar. Şahsen, zor durumlarda kitaplara, tarihe ve insanlığa büyük hizmetler etmiş insanların hayatlarına ve eserlerine başvurarak ihtiyacım olan bilgiyi bulmaya çalışıyorum. Ne yazık ki, bugüne kadar bu tür birikimli insanlarla bir arada olma fırsatım olmadı. Ancak umarım bir gün, düşünce dünyaları evrensel olan, donanımlı ve entelektüel insanlarla tanışma şansım olur.

Entelektüel nedir ve kimlere denir? Neden günümüzde entelektüel olmak bu kadar zor? Bu sorulara şöyle yaklaşabiliriz:

Günümüzde "entelektüel" kelimesi ne yazık ki anlamını yitirmiştir ve bazı kesimler tarafından, kendilerini diğer insanlardan daha üstün ve ayrıcalıklı göstermek amacıyla kullanılan, büyük anlamlar yüklenen fakat içi boşaltılmış bir sözcük haline gelmiştir. Pek çok insan, daha fazla kitap okuduğunda, sanat galerilerini ziyaret ettiğinde, farklı şehirler veya ülkeler gezdiğinde ya da pahalı aktiviteler yaptığında kendini "entelektüel" olarak nitelendirmektedir. Bu da kelimenin tarihsel olarak nasıl değiştiğini ve içinin nasıl boşaltıldığını gösteriyor. Şimdi, bu kelimenin gerçek anlamına, kökenine ve kimlerin entelektüel olarak tanımlandığına bakalım.

"Entelektüel" kelimesi, Türkçeye Fransızca "intellectuel" kelimesinden geçmiştir. Bu Fransızca kelimenin kökeni ise Latince "intellectus" sözcüğüne dayanır. Latince "intellectus" kelimesi "anlama" veya "kavrama" anlamına gelir ve Latince "intellegere" (anlamak) fiilinden türetilmiştir. Fransızcada "intellectuel" kelimesi, akıl, zeka ve düşünce ile ilgili konuları ifade etmek için kullanılmıştır. Zamanla bu kelime Türkçeye "entelektüel" olarak geçerek, "düşünsel yetenekleri gelişmiş, bilgiye dayalı ve geniş kültürel birikime sahip kişi" anlamını kazanmıştır.

Bu kavram, özellikle Aydınlanma Dönemi'nde (1760’larda başlayıp 20. yüzyılın sonlarına kadar süren) Batı kültüründe çok önemli bir rol oynamıştır. Gerçek entelektüel dediğimiz insanların en büyük özelliklerinden biri, düşünce ve eylem açısından özgür ve bağımsız olmalarıydı. Bu özgürlük, özellikle ekonomik olarak ne Kilise gibi ruhban sınıfına ne de hükümetlerin otoritesine ya da marjinal ideolojilere bağlı olmamalarından kaynaklanıyordu. Gerçek entelektüeller, bu bağımsızlık sayesinde toplumu eleştiren, sorgulayan ve derinlemesine analiz edebilen insanlardı. Ahlaki ve bilgi açısından topluma önderlik etmesi gereken kişiler de onlardı.

Bu bağlamda, bilgi sahibi olmak, üniversitelerde ders vermek ya da medya organlarında bilgi paylaşmak sizi entelektüel yapmaz; sadece bu bilgiden maddi kazanç sağlamış olursunuz. Fiziksel işçiler bedenleriyle para kazandıkları gibi, bu bilgi sahipleri de edindikleri bilgiyi maddi bir gelir kaynağı haline getirir. Özellikle devlete veya farklı kurumlara ekonomik olarak bağımlı olan kişilerin, gerçek anlamda entelektüel olmaları zor görünmektedir.

Entelektüel bir insanın en önemli özellikleri "anlamak", "kavramak" ve "sorgulamak"tır. Peki, bu özelliklere sahip bireyler bizim toplumumuzda ne kadar yetişiyor? Anaokulundan lise eğitiminin sonuna kadar öğrenciler ortalama 7.000 kelimeye maruz kalıyor ve dil bilimsel araştırmalara göre bu kelimelerin sadece %10’u hafızada kalıyor, yani yaklaşık 700 kelime. Böyle bir eğitim sisteminde entelektüel bireyler yetiştirmek bir yana, okuduğunu anlamayan milyonlarca insanın ortaya çıkması kaçınılmaz hale geliyor.

Aydınlanma dönemiyle birlikte, topluma akıl, bilim, özgürlük ve insan hakları gibi kavramları derinlemesine ele alıp modern düşünceye büyük katkılarda bulunmuş yeni bir entelektüel grup ortaya çıkmıştır. 1700'lerin en önemli entelektüel filozoflarından bazıları şunlardır:

 

 

 

Immanuel Kant: Kant, insan aklının sınırları ve etik ile ilgili çalışmalarıyla ünlüdür. "Saf Aklın Eleştirisi" (1781) adlı eseriyle bilinir ve burada bilgi, deneyim ve insan algısının doğasını incelemiştir. Ahlak felsefesinde ise, ünlü "Kategorik İmperatif" ilkesiyle ahlaki eylemin evrensel kurallara dayanması gerektiğini savunmuştur.

· 

· 

Voltaire: Voltaire, özellikle din eleştirisi, ifade özgürlüğü ve hoşgörü konusundaki görüşleriyle tanınır.

· 

· 

Jean-Jacques Rousseau: Rousseau, "Toplum Sözleşmesi" (1762) adlı eseriyle birey ile toplum arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlamıştır. "Doğa durumuna dönüş" ve bireyin özgürlüğü üzerine görüşleriyle Fransız Devrimi'nin fikir altyapısını hazırlamıştır.

· 

1700'lü yıllarda Doğu dünyasında, Batı'daki Aydınlanma'ya benzer bir hareket olmasa da, Doğu’nun entelektüel dünyası da önemli düşünürler tarafından zenginleştirildi. Bu dönemde İslam dünyasında dini reformlar ve hukuk çalışmaları öne çıkarken, Çin ve Hindistan’da tarih, siyaset ve ahlak felsefesi üzerine derin düşünceler geliştirildi. Bu entelektüeller, kendi kültürleri ve dönemleri içinde önemli düşünsel katkılar sağlayarak toplumsal gelişimi etkilediler.

Günümüzde Türkiye'de entelektüel diye nitelendirebileceğimiz birkaç isim mevcut. Hem yazıları hem de yaşamlarıyla topluma yön veren, bilgileri ve duruşlarıyla gerçek entelektüeller olan bu isimler arasında Aslı Erdoğan, Zülfü Livaneli ve Ahmet Altan sayılabilir. Umarım, hak eden insanlar, çevrelerinde böylesi güzel ve birikimli insanlarla birlikte olma şansına erişirler.

Yorumlar

Popüler Yayınlar